
Hicretin 11. yılında Safer ayının çıkmasına dört gece kala, Pazartesi günü, Peygamberimiz Aleyhisselam Müslümanlara Rumlarla çarpışmak üzere acele hazırlanmalarını emretti. Müslümanlar, cihad özlemiyle Peygamberimiz Aleyhisselamın yanından dağıldılar.
Peygamberimiz Aleyhisselam, ertesi gün sabahleyin, Safer ayının çıkmasına üç gün kala, Salı günü, Üsâme b. Zeyd’i çağırttı ve ona: “Ey Üsâme! [Vâkıdî, Megâzî, c.3, s. 1117, İbn Sa’d, Tabakât, c. 2, s. 190.] Şam’a, Belka sınırına, Filistin’deki Dârum’a, [İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 291, Taberî, Târih, c.3, s. 188.] babanın öldürüldüğü yere kadar Allah’ın ismi ve bereketiyle git! Seni bu orduya başkumandan yaptım! Übnâ halkının üzerine ansızın var! Üzerlerine şimşek gibi saldır! Giderken de hızlı git! Haberin önüne geç! (Varacağın yere haber ulaşmadan var!) Yanına kılavuzlar al, casus ve gözcüleri önünden ilerlet! Allah seni muzaffer kılarsa, onların içinde az kal!” buyurdu.
Safer ayının çıkmasına iki gece kala, Çarşamba günü olunca, Peygamberimiz Aleyhisselamda şiddeti i bir başağrısı, humma ve ateş başladı.
Peygamberimiz Aleyhisselam, Safer ayının çıkmasına bir gece kala Perşembe günü sabahleyin biraz iyileşip Üsâme için kendi eliyle sancak bağladı ve: “Ey Üsâme! Allah yolunda, Allah’ın ismiyle savaşa çık! Allah’ı inkâr edenlerle çarpış! [Vâkıdı, c. 3, s. 1117, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 89-1 91.] Savaşın! Fakat ahde vefasızlık etmeyin! Küçük çocukları ve kadınları öldürmeyin! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin! Çünkü siz bilemezsiniz, belki onlar yüzünden ibtilâ ve musibete uğrayabilirsiniz! Fakat, ‘Ey Allah’ım! Bizim imdadımıza yetiş! Onların hakkından gel! Onlan bize zarar vermekten vazgeçir! deyin! Onlar size kavuşurlarsa gürültü çıkaracaklar ve bağıracaklardır! O zaman siz sükûnet ve vakarınızı muhafaza edin ve susun! Birbirinizle çekişmeyin! Sonra korku ile zaTa düşersiniz, rüzgârınız kesilip gider! [Enfal: 46] ‘Ey Allah’ım! Biz Senin kullarınız! Onlar da Senin kullarındır! Bizim perçemlerimiz de, onların perçemleri de Senin elindedir! Onları ancak Sen yenersin! deyin! İyi bilin ki, Cennet kılıçların parıltısı altındadır!” buyurdu. [Vâkıdı, Megâzî, c.3, s. 1117-1118.]
Üsâmeye askerlerin Cürüfte karargâh kurmalarını emretti ve: “Haydi, Allah’ın ismiyle hareket et!” buyurdu.
Üsâme, bağlanmış sancağı götürüp Büreyde b. Husayb’a verdi. [Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa’d, Tabakât, c. 2, s. 1 90.] Karargâh Cürüfte, Süleyman Sikâyesi diye anılan yerde kuruldu. İşinden boşalan, hemen karargâha koştu. [Vâkıdî, c. 3, s. 1118.]
İlk Muhacirlerden [Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 90.] ve Ensardan, [İbn Sa’d, c. 2, s. 190.]savaşa katılmaya hazırlanmayan kimse kalmadı. [Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 90.] Hepsi savaşa katılmaya hazırlandı. [İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 291, Taberî, Târih, c.3, s. 188.] Hz. Ebu Bekir,[İbn Sa’d, c. 2, s. 190.] Hz. Ömer, Ebu U beyde b. Cerrah, Sa’d b. Ebi Vakkas, E bu ‘I- A’ ver S aîd b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl, Katâde b. Numan, Seleme b. Eşlem b. Haris., gibi birçok zâtlar bu orduya katılmış bulunuyorlardı.
Muhacirlerden bazı kişiler, [Vâkıdî, Megâzî, c.3, s. 1118, İbn Sa’d, Tabakât, c. 2, s. 190.] söylenmeye başladılar. [İbn Sa’d, c. 2, s. 190.] Bu hususta en ağır sözü söyleyen de, Ayyaş b. Ebi Rebia idi [Vâkıdî, c. 3, s. 1118.] ve: “İlk Muhacirlerin üzerine şu genç kumandan tayin olunuyor hâ?!” demişti. [Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 90.] Üsâme b. Zeyd o zaman onsekiz, [İbn Sa’d, c. 4, s. 66.] ondokuz yaşlarında idi. [Vâkıdî, c. 3, s. 11 25.]
Bu hususta laf çoğalmaya başladı. Hz. Ömer de, işittiği sözleri gelip Peygamberimiz Aleyhisselama haber verdi. [Vâkıdî,c. 3, s. 1118.] Peygamberimiz Aleyhisselam son derecede kızdı, başına bir sarık sarmış ve üzerinde saçaklı bir elbise olduğu halde Rebiülevvel’in 10’unda Cumartesi günü minbere çıktı. Allah’a hamd ü senada bulunduktan sonra:
“Ey İnsanlar! Üsâme’yi kumandan yapışım hakkında bazınızdan bana erişen sözler ne oluyor?! [Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 90.] Vallahi, siz şimdi Üsâme’nin kumandanlığına nasıl itiraz ediyorsanız, daha önce onun babasının kumandanlığına da öyle itiraz etmiştiniz!? Vallahi, o kumandanlığa nasıl lâyık ve benim katımda insanların nasıl en sevgilisi idiyse, [Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 90, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 20, Buhârî, c. 5, s. 1 45, Müslim, c. 4, s. 1184.] ondan sonra bu oğlu da kumandanlığa öyle lâyıktır! [ Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 90, Müslim, c. 4, s. 1184.] Vallahi, [Müslim, c. 4, s. 1885.]ondan sonra bu da benim katımda insanların en sevgililerindendir! [Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa’d, c. 2, s. 190, Ahmed, c. 2, s. 20, Buhârî, c. 5, s. 145, Müslim, c. 4, s. 1884.] İkisi de her iyiliğe lâyıktır! [Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 90.] Size bunu tavsiye ediyorum.[Müslim, c. 4, s. 1884.] çünkü o sizin hayırlı olanlarınızdan, [Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 90.] bu işe elverişli bulunan-larınızdandır!” buyurdu,[Müslim, c. 4, s. 1885.] minberden inip evine girdi.
Üsâme ile gidecek olan Müslümanlar, gelip Peygamberimiz Aleyhisselamla vedalaşülar. [Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 90.] Peygamberimiz (sav) hastalığı ağırlaşmıştı. [İbn Sa’d, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 2, s. 190.] Fakat, Peygamberimiz Aleyhisselam: “Üsâmeyi yollama işini yerine getiriniz!” buyuruyordu. [Vâkıdî, Megâif, c. 3, s. 1119, İbn Sa’d, c. 2, s. 190.]
Peygamberimiz (sav) dadısı ve Üsâme’nin annesi Ümmü Eymen içeri girip: “Yâ Rasûlalları! Üsâmeyi bir müddet karargâhta bıraksan olmaz mı? Çünkü Üsâme bu haliyle giderse kendisine pek yararlı olmaz!” dedi.
Peygamberimiz (sav): “Üsâmeyi yollama işini yerine getiriniz!” buyurdu.
Halk karargâha gitti. Pazar gecesi orada yattılar.[Vâkıdî, c. 3, s. 1119.] Pazar günü, Üsâme karargâhtan geldi. Peygamberimiz Aleyhisselamın hastalığı çok ağırlaşmıştı. Üsâme ağlayarak yanına girdi. O sırada, Peygamberimiz Aleyhisselamın ağzına ilaç veriliyordu. [Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 90.]
Hz. Abbas Peygamberimiz (sav)yanında ve kadınlar da çevresinde bulunuyordu. Üsâme, eğilip Peygamberimiz Aleyhisselamı öptü. [Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa’d, c. 2, s. 1 90-1 91.] Peygamberimiz (sav)konuşamıyordu. Ellerini, semaya kaldırdıktan sonra, Üsâme’nin üzerine indirdi. Üsâme, bundan, Peygamberimiz (sav) ‘ın kendisine dua ettiğini anladı. [İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 301, Vâkıdî, c. 3, s. 1120, İbn Sa’d, c. 2, s. 191.]
Rebiülevvel’in 12. Pazartesi günü, Üsâme tekrar Peygamberimiz (sav)yanına geldi. Peygamberimiz (sav), ayılmış, kendisine gelmiş bulunuyordu.
Üsâmeye: “Allah’ın bereketi üzere kuşluk vakti yola çıkınız!” buyurdu. Üsâme vedalaşarak karargâha döndü. [Vâkıdî, c. 3, s. 11 20, İbn Sa’d, c. 2, s. 191.]
Üsâme, yola çıkacakların hemen karargâhta toplanmaları için halka seslendi. [Vâkıdî, Megâif, c. 3, s. 1120.] Cürüfte orduya hareket emri verdiği ve kendisi hayvanına binmek istediği sırada, annesi Ümmü Eymen’in gönderdiği elçisi gelip Resûlullah (sav)’in vefat ettiğini haber verdi.
Bunun üzerine Üsâme, Hz. Ömer ve Ebu Ubeyde b. Cerrah ile Medine’ye geldiler. Peygamberimiz (sav)’i vefat etmiş buldular. Rebiülevvel ayından oniki gece geçmişti. Peygamberimiz (sav), Pazartesi günü, güneş semanın ortasından batıya doğru kaymaya başladığı sırada vefat etmişti.
Cüruf karargâhındaki Müslümanlar Medine’ye döndüler. Büreyde b. Husayb da, Üsâme’nin bağlanmış olan sancağı yanında olduğu halde Peygamberimiz (sav)’in kapısına kadar gelip, sancağı kapının yanına dikti.
Hz. Ebu Bekir’e bey’at edildiği zaman, Hz. Ebu Bekir, Büreyde b. Husayb’a sancağı Üsâme’nin evine götürmesini ve gazaya çıkıncaya kadar da açmamasını emretti. [Vâkıdî c. 3. s. 1120. İbn Sa’d. Tabakât. c. 2. s. 191.]M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/226-230.
İbrahim Halil ER