-Filistin cephesindeki Yahudi-İngiliz casusluk örgütünü Cevat Rıfat Atilhan çökertmiştir.-
Siyonistlerin savaşta İngilizlere en büyük desteği, Suriye-Filistin Cephesi’nde yaptıkları istihbarat çalışmaları oldu. 1915’te Yahudiler tarafından Filistin’de kurulan NİLİ casusluk örgütü, İngilizlere bölgede konuşlanan Müttefik kuvvetleri hakkında hayati bilgiler sağladı. Bölgede cereyan eden savaşların seyrine önemli etkiler yapan NİLİ örgütü, Türk kamuoyunda yeterince bilinmemektedir. Bu çalışma, NİLİ casusluk örgütünün kuruluşunu, faaliyetlerini ve savaşa olan etkileri ele almaktadır.
NİLİ, Yahudi botanik uzmanı Aaron Aaronsohn tarafından kuruldu. Romanya’da doğan Aaron, Doğu Avrupa’da alevlenen Yahudi aleyhtarlığı nedeniyle ailesiyle birlikte 1882’de Osmanlı Devleti’ne sığındı. Aaron ve ailesi Hayfa’nın güneyinde Rotschild’in kurduğu Zicron Yakov kolonisine yerleştirildi. Aron, 18 yaşına geldiğinde Rotschild’in bursuyla Fransa’da bir tarım okuluna gönderildi. Aaron, okul yıllarında Filistin’de Yahudi kolonizasyonunun genişletilmesi ve burada bir Yahudi yurdunun kurulması yönünde Siyonist fikirlere kapıldı. Mezuniyetinin ardından Galile tepelerinin yukarısında Lübnan sınırında bulunan Rotschild’in işlettiği Metullah yerleşim yerine ziraat uzmanı olarak görevlendirildi.
Siyonist fikirleri Osmanlı idarecileri tarafından fark edilen Aaron, Anadolu’ya bir çiftliğe sürgün olarak gönderildi. 1910 yılında Filistin’e dönen Aaron, Athlit’te bir tarım deneme istasyonu (The Jewish Agricultural Experiment Station) kurdu. Aaron, Filistin’de ilk kez yaban buğdayını keşfederek dünya çapında bir üne kavuştu. Bu vesileyle sık sık Amerika ve Avrupa’ya bilimsel seyahatler yapan Aaron, bu arada Siyonizm’in önde gelenleriyle irtibat kurdu.
Aaron, birçok ülkede şiddetli antisemit baskılarına maruz kalan Dünya Yahudiliğinin ancak bağımsız bir devlet kurarak huzura erebileceği kanaatindeydi. Bu devletin adresi, Yahudilerin “arz-ı mevut” olarak dinsel bir fenomene dönüştürdükleri Filistin toprakları olmalıydı. Aaron’a göre, Osmanlı Devleti’nin Yahudilere karşı Filistin’de uyguladığı sıkı iskân ve emlak yasakları bunu imkânsız kılmaktaydı. Bağımsız Yahudi Devleti ancak Osmanlı egemenliğinden kurtulmuş bir Filistin’de kurulabilirdi.
Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın bir müttefiki olarak İtilaf Devletleri’ne karşı 1. Dünya Savaşı’na girişi Siyonistler için bir fırsat teşkil netti. Kısa sürede genişleyen savaş, Ortadoğu Coğrafyasında Türk ve İngiliz birliklerini karşı karşıya getirdi. Siyonistlere göre, İngilizlerin olası bir zaferi Filistin’in Osmanlı egemenliğinden çıkıp İngiliz kontrolüne girmesi demekti. Böylelikle, Filistin üzerindeki yasaklar kalkabilir ve bölge Yahudi yerleşimine açılabilirdi. Artık Siyonistlerin tüm gayreti, İngilizlerin savaşı kazanması ve buna mümkün mertebe katkı sağlama yönünde yoğunlaşacaktır.
Aaron, diğer Siyonist stratejilerden farklı olarak İngilizlerin kaleyi içerden fethetme yönünde bir strateji belirledi. Buna göre, Filistin’i kontrol eden Osmanlı birlikleri hakkında İngilizlere sağlanacak düzenli bir istihbarat, bölgenin İngiliz istilasına açılmasını kolaylaştırabilirdi. Aaron bu doğrultuda, Filistin’de NİLİ adıyla bilinen kendi istihbarat örgütünü oluşturdu. Örgütün adı, ajanlarının kendi aralarında kullandığı “İsrail sonsuzluğu yalan olmayacak” anlamına gelen İbranice “Netzach Israel Lo Ishakare” parolasının kısaltması olan NİLİ’den gelmektedir. Örgütün Filistin’deki faaliyetlerini Aaron’un kız kardeşi Sarah, Le Tzion yerleşiminden Naaman Belkind ve Güney Filistin’de Hamagan adlı istihbarat örgütünü kuran eski Haşumer üyesi Yosef Lishansky yürütmekteydi. Naaman Belkind, Filistin’in güneyinde bir Yahudi yerleşimi olan Rishon Leziyyon’da açılan cephede faaliyet göstermekteydi. Kardeşi Eytan Belkind ise, Osmanlı Devleti’nin Güney Cephesi’nde merkezi Şam’da bulunan IV. Ordu’nun çekirgeyle mücadelede ofisinde görevliydi. Ordudaki konumunu kullanan Eytan, Transürdün ve Havran’da İngilizler lehine istihbarat çalışmalarıyla meşguldü.
Aaron, savaşın başında IV. Ordu’da Cemal Paşa’nın danışmanlığına getirildi ve çekirgelerle mücadelede ofisinde görevlendirildi. Kendisine ilmi araştırmalarda bulunmak üzere Osmanlı polisi tarafından bir “seyahat vesikası” sağlandı. Aaron, bu sayede Filistin, Suriye ve Lübnan’daki üst düzey askeri ve sivil otoritelerle bağlantı kurdu. Ayrıca, Berlin, Viyana ve İsviçre gibi Avrupa ülkelerine ko layca seyahat etme imkânı buldu. Cemal Paşa’ya yakınlığını kullanan Aaron, 1916 Haziranında Osmanlı Devleti’nin Arap eyaletlerinin savunma planlarını ele geçirdi ve bu hayati bilgileri Londra’daki İngiliz istihbarat servisiyle paylaştı. Ayrıca, İngiliz ordusunun Filistin ve Suriye’deki su sorununu bölgede bulunan su kaynaklarını göstererek çözebileceğini vaat etti.
İngilizlerin dikkatini çeken Aaron, G.H Fitzmaurice ve Mark Sykes gibi İngiliz devlet adamlarıyla sıkı bir Filistin pazarlığına girdi. Aaron, İngilizlerin savaş sonunda Filistin’de kurulacak bir Yahudi egemenliğini tanıması şartıyla, savaşta kendilerine istihbarat desteği sağlayabileceğini vurguladı. Nihayet İngilizleri ikna eden Aaron, Filistin’deki Yahudilerin İngilizler lehine yürüteceği istihbarat faaliyetlerini yürütmek üzere Kahire’deki İngiliz üssünde görevlendirildi.
Aaron’un Filistin’den ayrılmasından sonra NİLİnin casusluk faaliyetlerini kardeşi Sarah idare etmeye başladı. NİLİ, İngiliz istihbaratının I. Dünya Savaşı’nda kullandığı en önemli gönüllü casusluk teşkilatını oluşturdu. NİLİ, üst düzeyde 23 aktif üyeye sahipti. Örgüt, çoğunlukla yaşları 24 ile 27 arasında amatör gençlerden oluşmaktaydı. Kısa sürede büyüyen örgüt, sayıları binleri bulan geniş bir casus ağına sahip oldu. Örgütün casusluk faaliyetleri, başlangıçta Athlit’le sınırlıyken kısa sürede tüm Filistin ve Suriye’yi içine alan geniş bir sahaya yayıldı. NİLİ, Filistin ve Suriye’de konuşlanmış olan Osmanlı birliklerinin asker sayısı, cephe durumu, lojistik ve destek yapısı, mevzileri ve yer değiştirmesi ve birliklerin kullandığı kara ve tren yolların durumu vs. gibi birçok konuda istihbarat toplamaya başladı. Örgüt, “arz-ı mevut” ve “bağımsız İsrail” idealizmiyle efsunladığı genç ve cazibeli Yahudi kızlarını Müttefik subaylarına ulaşmada kullanmaktaydı. Kadın ajanlar, askeri otoritelerle kurdukları ilişkiler sayesinde Müttefik ordusu hakkında hayati bilgilere ulaşmaktaydı.
NİLİ’nin Filistin’deki en yüksek otoritesi Sarah Aaronhson, kimi zaman Kudüs, Hayfa, Tiberia, Nasıra ve Şam gibi askeri hareketliliğin yoğun olduğu şehirlere istihbarat amaçlı seyahat etmekteydi. Sarah, bu seyahatlerinde Türk ordusunun hareketi, birliklerin durumu, ahalinin morali vs. hususlarda bilgiler toplamaktaydı. Bunlardan birinde Yossef Lishansky ile birlikte 12 günlük Filistin seyahatine çıkan Sarah, özellikle genç subayların uğrak yeri olan Kudüs ve Şam’ın gözde otellerinde önemli bilgilere ulaşmıştı. Filistin-Suriye Cephesi’ne dağılan NİLİ ajanlarının topladığı istihbarat, İngilizlerin Filistin’deki istihbarat üssü durumunda bulunan Athlit’teki Tarım Deneme İstasyonu’nda toplanırdı. Bu istihbarat, Sarah ve örgütün diğer idarecileri tarafından belli günlerde Mısır’daki İngiliz İstihbarat Ofisi’ne ulaştırılmaktaydı. NİLİ, Mısır’la irtibatı farklı metotlarla sağlamaktaydı. Örgüt, başlangıçta kurye sistemini kullandı. Bu sistem, NİLİ’nin öncülerinden Absalom Feinberg adlı Siyonistin Mısır’daki İngiliz istihbaratıyla iletişim kurmasından sonra kuruldu.
Önemli bilgiler, yazılı raporlar şeklinde bölgeye gelen İngiliz ajanlarına verilmekteydi. Çok özel bilgiler, düzenli olarak Yafa sahillerine inen İngiliz devriye gemisi Monegam’a (casuslar Menachem diyordu) verilmekteydi. Casuslar, Tarım Deneme İstasyonu’nun balkonuna astıkları çamaşırla Monegam’a işaret vermekteydi. İstasyona asılan beyaz çamaşır, sahilin güvenli ve yolun açık olduğu anlamına gelmekteydi. Renkli çamaşırlar, sahilde Türk devriyelerinin bulunduğuna ve bir temasın olamayacağına işaretti. Geminin geldiği gecelerde Sarah, çay ve kumar partileri düzenliyor, bölgede konuşlanmış Türk birliklerinden önemli şahısları davet ederek dikkatlerini dağıtıyordu. Sahile inen casuslar, Arap botçuların yardımıyla gemiye taşınıyordu. Casuslar, bu ameliyede Arap işbirlikçilerle ortak hareket ediyordu. Gemiye taşınan casuslar, deri bir çanta içinde muhafaza ettikleri istihbaratı İngiliz yetkililere veriyordu. Karşı taraftan da, değişik belge, gazete haberleri ve çalışmalarında kullanmak üzere bol miktarda altın alıyorlardı. Bu alışverişte tehlikeli anlar da yaşanıyordu. Örneğin bir defasında Alman denizaltısı komutanı Athlet’e çıkmış, sahile dönerken oradan uzaklaşmakta olan Monegam gemisini fark etmişti. Fakat Alman komutan, sisli havada geminin kimliğini tespit edememişti.
NİLİ, casusluk faaliyetlerinin yanı sıra Osmanlı aleyhinde propaganda faaliyetleri de yürüttü. İngiltere ve ABD’de bulunan NİLİ ajanları, Londra’da Arnold Toynbee’nin propaganda biriminde geliştirilen Türk karşıtı propagandaları yayarak ABD’yi İngiltere safında savaşa sokmaya çalıştı. Örgüt bu doğrultuda, dünya kamuoyuna Osmanlı Devleti’nin Filistin’de yaptığı sözde Yishuv zulmü ile ilgili kendi uydurduğu hikâyeleri servis etti. Örgüt, 1917’nin sonlarında Ermeni ajanlar ile işbirliği yaparak Cemal Paşa’nın Osmanlı Hükümetine karşı bir darbe hazırlığında olduğunu ve bu hususta İngilizlerle bir antlaşma yaptığı söylentisini yaydı. Örgütün propaganda faaliyetleri, Türk-İngiliz savaşlarının kızıştığı Filistin-Suriye Cephesi’nde de etkili oldu. NİLİ ajanları, savaştan bıkan Filistin insanı arasında panik çıkarmak, halkın moralini bozmak ve halkı hükümete karşı isyana davet etmek yönünde psikolojik savaşın en ince hünerlerini kullandı.
Osmanlı Devleti, Yahudilerin yaptığı casusluk faaliyetlerinden şüphelenmekle birlikte NİLİ’yle alakalı somut bir belgeye uzun süre ulaşamamıştır. Engle ve onu referans alan kaynaklar, NİLİ’nin çöküşünü Sarah’ın kullandığı haber güvercinlerinden birinin Türklerin eline geçmesiyle birlikte başlatmıştır. Buna göre, Athlit’e bir kaç km uzakta Caesarea’da bir polis müdürünün güvercinleri arasında ayağında İbranice bir vesikayla yakalanan güvercin NİLİ için sonun başlangıcı olmuştur. Sheffy, vesika deşifre edilmiş bile olsa bunun doğrudan NİLİ’yi işaret edemeyeceği kanaatindedir. Ona göre, NİLİ’yi ortaya çıkaran kanıtlar IV. Orduda Karşı Casusluk Biriminin patronu Aziz Bey tarafından ortaya çıkarılmıştır. Aziz Bey, Filistin’de illegal olarak ikamet eden İngiliz tabiiyetli iki Arabı denizde kaçarken yakalamış ve kaçakların üzerinde NİLİ’nin propaganda kâğıtlarını bulmuştur.
Diğer yandan, Şam’da IV. Ordu’ya bağlı VIII. Kolordu’nun I. Şubesi’nde görevli bulunan ve bir süre kolordunun istihbaratını da idare eden Yüzbaşı Cevat Rifat (Atilhan) Bey, NİLİ’nin deşifre edilmesine dair farklı bilgiler vermektedir. Yazdığına göre, İskenderun’dan Nasıra’ya kadar olan sahil bölgesi jandarma eliyle kontrol edilmektedir. Cephe gerisinde en tehlikeli mıntıka Hayfa ile Nasıra arasıdır. Sürekli masasına bırakılan yeknesak bir sahil gözetleme raporu, Cevat Rifat Bey’in dikkatini çekmiştir. Raporda, bir İngiliz kruvazörünün (ihtimal ki, Monegam) her gün saat 5.00 sularında Yafa ile Hayfa arasında görülüp kaybolduğu yazılıdır. Bundan şüphelenen Cevat Rifat Bey, bu tuhaf durumu Nasıra Mıntıka Komutanlığı’na iletir ve bölgede gizli bir tahkikat yapılmasını ister. Kısa süre sonra, Zammarin Köyü’nde sahilde dolaşan ve akşam karanlığında kibritle işaret veren Abraham Habon adında bir casus yakalanır. Bu, NİLİ’deki çorap söküğünü başlatır.
Türk istihbaratı, sorgulamalarda NİLİ’nin Filistin geneline yayılmış çok sayıda casusuna ulaşmıştır. Şam hapishanelerine doldurulan casuslar bir izdihama neden olmuş, yetkililer bazı küçük cami ve mescitleri bile hapishane olarak kullanmaya mecbur kalmıştır. Öyle ki, Şam Valisi Tahsin Bey, hapishanelerdeki izdihamdan ve her gün Şam’a gönderilmekte olan casusların muhafazasından endişe ederek durumu VIII. Kolorduya bildirmek zorunda kalmıştır. Belkind ve Lishansky’nin sorgusu, hem NİLİ’nin lider kadrosunun deşifre edilmesinde hem de Filistin’de kök salmış diğer ayrılıkçı Yahudi örgütlerinin ortaya çıkarılmasında oldukça aydınlatıcı olmuştur. Aaron ve Sarah, nihayet burada deşifre edilmiştir. Lishansky, kuruculuğunu yaptığı Haşumer örgütü hakkında çarpıcı itiraflarda bulunmuştur. Sorgulamaların ardından harekete geçen Türk askeri, bir gece baskını sonucunda Sarah’ı ele geçirmiştir. Sarah, Türk istihbaratının sorgulanmasına imkân bırakmadan bir yolunu bulup tabancayla intihar etmiştir. Aaron ise, Mısır’da İngiliz İstihbarat Servisinde bulunduğundan yakalanamamıştır.
NİLİ, 1918 yılının başlarına kadar Filistin’de faaliyet göstermiştir. Osmanlı istihbaratının yoğun mesaisine rağmen NİLİ casuslarının birçoğu Sina Çölü üzerinden Kahire’ye kaçmayı başarmıştır. Bu Yahudiler, İngiltere’deki “38. Kraliyet Tüfekli Piyade Taburu”nda örgütlenmiştir. Onlara, 39. (Amerikan) ve 40. (Filistin) Taburları katılmıştır. Daha sonra hepsi, “Birinci Yahuda Alayı” altında birleşmiş ve Allenby’nin nihai Filistin harekâtında Türklere karşı savaşmıştır.
NİLİ’nin İngiliz savaş gücüne olan katkıları, savaş sonunda İngilizlerce şükranla anılmıştır. İngiliz Savaş Ofisi’nden General Macdonough, Alleby’nin Filistin zaferinde NİLİ’nin verdiği bilgilere çok güvendiğini ve savaş stratejisini bunlara göre belirlediğini belirtmiştir. Yine Allenby’nin askeri sekreteri Yüzbaşı Raymond Savage, 1924 yılında New York Press’e verdiği demeçte; çoğu yerli Filistinli olan çok sayıda Yahudi gencin sağladığı istihbaratın Allenby’nin işini bitirmesinde çok etkili olduğunu vurgulamıştır. Engle ise, tüm Yahudilerin NİLİ’ye minnettar olduğunu vurgulamış ve Sarah’ı Jan Dark’la kıyaslayarak “O Jan Dark gibi safistike bir insan değildi. Fakat o, tüm kahraman kadınların da kahramanıydı” demiştir.”
İbrahim Halil ER