Osmanlı Devletine en sadık olan Yemenliler olmuştur. Savaş sırasında isyan etmedikleri gibi desteklemişlerdir. Yemendeki sorun, İngiltere’nin Aden limanını işgal etmesidir. Yani türkülerimize konu olan Yemen savaşında Yemenlilere karşı değil, İngiltere’ye karşı savaşılmıştır.
Yemen liderlerinden İmam Yahya, halifeye karşı isyan etmeyi kesinlikle red etmiştir. Üstelik Yemen mezhep olarak Zeydi olmasına rağmen halifeye bağlılığını sürdürmüştür.
İngiltere’yi bölgede uğraştıran en önemli sorun Yemen oldu. Buraya tam egemen olmada. Yemen, Birinci Dünya Savaşından sonra fiilen bağımsız oldu ve İngiltere’nin Yemen’e ait olan Hudeyde’yi alması üzerine İmam Yahya buraya saldırarak İngiltere’ne aldı (1925). Ardından İngiltere’nin elinde olan Aden limanına saldırması İngiltere ile karşı karşıya gelmesine yol açtı. Bu durumdan İtalya yararlanmak istedi ve İtalya ile Yemen arasında 1926 yılında bir dostluk antlaşması yapıldı. Eritre (Habeşistan)’ı da almış olan İtalya Kızıldeniz’in Hint Okyanusuna açılan kapısı olan Mendep Boğazına egemen olması İngiltereyi paniğe sürükledi. Bunun üzerine İngiltere Yemenle 1934 yılında anlaşarak bağımsızlığını resmen tanıdı.
Fakat İngiltere’nin fitnesi bitmemişti.
Antlaşmadan bir ay sonra Suudi Arabistan ile Yemen arasında savaş patlak verdi. Yani İngiltere kendisi devreden çıkmış, kuklasını sürmüştü. Savaşı Yemen kaybetti.
Günümüzde de aynı senaryo tekrar etmektedir.
Yemen’de 1962’de başlayıp 1970’lerin sonuna kadar uzanan iç savaşı dönemi Yemen’in tüm gücünü tüketen unsur olmuştur. Bunun nedeni Yemen lideri İmam Yahya Yemenin Kuzeyinde bulunmakta olup Şii Mezhebine mensuptu. Yemenin Güneyi ise Sünni ve Şafi idi. Bunlar İmam Yahya’ya karşı gelmişlerdi. Bunun sonucunda 1948 yılında çıkan bir ayaklanma ile İmam Yahya öldürüldü, yerine İmam Ahmed geçti.
İmam Ahmed, Suudi Arabistan’ın yardımıyla ayaklanmayı kanlı bir şekilde bastırdı. Sadece başkent Sana’da 3 bin kişi öldürüldü. 1961 martında o da suikast sonucu öldürüldü. Yerine oğlu Muhammed el-Bedr tahta geçti. Fakat bir kaç hafta sonra Albay Abdullah Sallal tarafından darbeyle düşürüldü, Cumhuriyet ilan edildi. Fakat kaçmış olan Kral el-Bedr, taraftarları ile Albay’a karşı mücadele yaptı. Böylece ülkede kralcılar ve cumhuriyetçiler arasında iç savaş yaşandı. Mısır Cumhuriyetçileri tanırken, Suudi Arabistan ve Ürdün Kralı tanıdı. Çünkü kendileri de krallıkla yönetiliyorlardı ve bu hareketlerin ülkelerine sıçramasını önlemeye çalışıyorlardı.
Suudi Arabistan Krala yardım için asker gönderirken, Mısır’da Cumhuriyetçilere yardım için asker gönderdi. 1967 Arap – İsrail savaşı sırasında Mısır’ın Yemen’de 80 bin askeri bulunuyordu ve bu durum Mısır’ın İsrail’e karşı güçlü durmasını engelleyip savaşı kaybetmesine yol açtı. Yemendeki askeri harekatın başına daha sonra Başkan olacak olan Enver Sedat bulunuyordu. Rusya’da Cumhuriyetçileri destekliyordu. Bu durum Yemen’in Rus ekolüne girmesine neden oldu. Arap ülkeleri de Yemen olayında bölündüler ve bu durum birbirleriyle ilişkilerini bozduğu gibi, İsrail’e karşı birlikte mücadele etmelerini de engelledi.
Ürdün ve Suudi Arabistan Mısır’a karşı ittifak kurarken, Mısır’da Yemen ile Ortak Savunma antlaşması yaptı. Mısır ve Yemen’in Suudi Arabistan’ı tehdit etmeleri üzerine Amerika savaş gemilerini Cidde’ye gönderdi.
1967 yılında darbeci Albay’da bir darbeyle iktidardan düştü. Yerine Yarbay Muhammed el-riani geçti. Aynı yıl Cemal Abdunnasır, Faysal ile anlaşarak askerlerini Yemen’den çekti. Bunun temel nedeni Arap-İsrail savaşındaki başarsızlığın Yemen sorunundan kaynaklanmış olması ve olayın artık çıkmaza girmesiydi. Fakat 1969 yılında Yemen ikiye bölündü. Güney’de solcu Güney Yemen Cumhuriyeti (Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti) kuruldu. Bunun üzerine Arabistan 1970 yılında Yemen Arap Cumhuriyetini (Kuzey Yemen) tanıdı.
Yemenin tekrar birleşmesi Sovyetlerin dağılmasından sonra oldu (22 Mayıs 1990). Yapılan seçimi Kuzey Yemen’in eski cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih kazandı. Salih, 2004 yılında Hüseyin Bedreddin el-Husi liderliğindeki Şii Zeydi isyanıyla uğraşmak zorunda kaldı. 21 Ocak 2012’de yapılan seçimlerde Hadi cumhurbaşkanı seçildi.Şubat 2015’ten beri yönetim fiilen ikiye ayrıldı San’a ve Aden hükûmetleri olarak.
Hadi’nin 2 yıllık geçiş sürecinde ekonomik ve sosyal sorunları çözemediğini öne süren Şii Husiler’ in Ensarullah Hareketi ile ordu kuvvetleri arasında yer yer çatışmalar meydana geldi. 21 Eylül 2014’te başkent San’a’yı kuşatarak 4 gün süren çatışmaların ardından Husiler, şehirde kontrolü ele geçirdiler. 22.01.2015’te Cumhurbaşkanı Hadi ve Başbakan Halid Mahfuz Bahhah istifa etti. 06.02.2015 de parlamentoyu feshederek, ülkeyi yönetmek üzere geçici bir başkanlık konseyi kuracaklarını bildiren Husiler, oluşturacakları konseyin Sünniler’in çoğunlukta olduğu Yemen’i iki yıl yönetecekleri bildirdiler. Yemen’de siyasi krizi çözmeye amaçlayan BM öncülüğündeki görüşmelere başlanmıştır[. Ev hapsinde tutulan Cumhurbaşkanı Hadi, 21 Şubat’ta San’a dan kaçarak Aden’e geçmiş ancak Husiler’in Aden’e yaklaşması üzerine 25 Mart’ta ailesiyle birlikte ülkeyi terketti. 26 Mart’tan itibarende Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon ülkeleri tarafından Husi milislerine yönelik olarak hava harekatına başladı.
Not:
Şii Husileri İran desteklemektedir. İran, Husiler üzerinden dünya petrol ihracatının yarısının gerçekleştiği babulmendep boğazına egemen olmak istemektedir. Yani hamle Abd ve İngiltere’ye karşıdır. Dolaylı yollardan Suudi Arabistan’ın petrol ihracatına da darbe vurmaktadır. Eğer Husiler, Babulmendep’e yaklaşmasaydı olaylar bu kadar büyümez, bir iç siyasi mücadele olarak telakki edilirdi. Amerika’nın İran’a Ambargo hamlesinin arkasında da İran’ın bu hamlesi yatmaktadır. Husiler her ne kadar Zeydi olarak bilinse de son 10 yılda İran’ın bölgede yaptığı propaganda çalışması sonucu Caferileştiler. Aslında Zeydiler, Caferilere değil Sünnilere yakınken, Husilerin Caferileşmesi ve Zeydiler arasında Caferiliği yayması İran’ın bölgede tutunmasını sağlamıştır. Tarih boyunca Yemen; İran ve Bizans arasında hep kapışmaya sahne olmuştur.
İbrahim Halil ER