Eğitime değinirken, eğitimin ayrılmaz bir parçası olan yazı ve onun malzemelerine de değinmeden geçmeyeceğiz. Araplar, önceleri İbranilerden aldıkları yazıyı kullanırken, daha sonra Arap alfabesini Miladi 1. yüzyılda Romalıların zulüm ve işkencelerinden kaçıp Hicaz bölgesine göç eden Nebatlılardan almışlardı.
Yazı yazmaya yarayan kalemler de kamıştan yapılıyordu, “midad” adı verilen mürekkep ise kömür tozundan, samg veya ağaç sakızı gibi yapışkan bir maddeyle kandilin karışımından yapılıyordu.
Arapların kağıt yerine kullandıkları en eski yazı malzemesi “rakk” adını verdikleri ince deri parçalarıydı. Kumaşlar üzerine de yazı yazarlardı. Yazı yazmaya elverişli en iyi kumaş Mısır da dokunuyordu. Buna “kubati” denirdi. Ayrıca, tahta, kemik veya hazf denilen testi ve çömlek, taş parçaları üzerine yazılırdı. Mısır’ın fethinden sonra papirüs de kullanılmaya başlandı.
Kağıdın az ve pahalı olması ilk dönemlerde yazılı edebiyatın gelişmesini engellemiştir. Bu durum Hicri 2. yy ortalarına kadar sürmüştür. Yusuf b. Amr el-Mekki 707 yılında Hicaz’da pamuktan kağıt yapımını icat etti. Ardından yazı malzemelerin artması ve ucuzlaması üzerine yazılı edebiyat da gelişti. İlk kağıt atölyesi Bağdat’ta Harun Reşit döneminde açıldı. İkinci yüzyılın sonlarına gelindiğinde artık kağıt bol ve ucuz olmuştu.
Peygamber ve Yazı
Kur’an, daha Peygamber(S.A.V) zamanında yazılmaya başlandı. Bundan dolayı, Peygamber okuma ve yazmaya teşvik etti. İnsanlar Kur’anı okuyabilmek ve yazabilmek için okuma/yazmaya özel bir önem atfettiler. Bu durum İslam dünyasında eğitim seviyesinin yükselmesine yol açmıştır. Şunu da hatırlatalım ki, ilâhî tebliğ görevinin henüz Mekke döneminden başlayarak, Hz.Muhammed (S.A.V), vahiy yoluyla gelen ayetlerin yazılı olarak saklanmasına büyük bir önem veriyor ve bunların kopyalar halinde çoğaltılıp dağıtılmasını teşvik ediyordu.
Yazı yazmanın az olduğu bir dönemde Peygamberin (S.A.V) vahiy kâtiplerinin de bunlardan olacağı kesindi.
Peygamber’in(S.A.V) vahiy kâtipleri de şunlardı. Ensar’dan Ubeyb. Kaab,Zeydb. Sabit’di. Ubeyb ve Zeyd Peygamberin önde gelen vahiy katipleri olduğu gibi onun mektuplarını da yazarlardı.
Peygamber(S.A.V) zamanında sadece Kuran’ın yazılması için değil aynı zamanda siyasi yazışmaları, hükümdarlara mektuplar, antlaşmalar, zekat ve maaş kayıtları gibi diğer alanlarda da yazılar yazılmıştır. Bu durum tabiiki etrafında kültürlü bir halkanın oluşmasına yol açmıştır. Hatta o, yabancı dilden gelen mektupları okumak için Zeyd b. Sabit’e yabancı dil öğrenmesini tavsiye etmiştir. “Bana muhtelif mektuplar geliyor. Ben onları herkesin okumasını istemiyorum. İbrani (veya Süryânî) yazısını öğrenebilir misin?.”
Ayrıca, bizzat O eğitim işini takip etmiş, Bedir esirlerinin okuma öğretmeleri karşılığında serbest bırakılmaları da ayrıca üzerinde durulması gereken bir devrimdir.
Medine’ye Müslümanlar geldiğinde burada okuma yazma oranı oldukça düşüktü, okuma yazma bilenlerin sayısı on kişi civarındaydı. Bunlar; Said b. Zürre, Münzir b. Amr, Übeyy b. Ka’b, Zeyd b. Sabit, Rafı b. Malik, Üseyd b. Hadayr, Ma’n b. Adiyy, Ebu Abs b. Kesir, Evs b. Havli ve Beşir b. Sa’d’dır. Peygamber, Medine’nin okuma-yazma oranını yükseltmek amacıyla bir dizi önlem aldı. Bunlar; Bedir esirlerinden yararlanılması, Suffe ve Kura okullarıdır. Bu okulları aşağıda daha ayrıntılı bir şekilde işleyeceğiz.
Kur’an, daha Peygamber hayatta iken aslında yazıya geçmişti. Yani, ayetler indikçe Peygamber bunu yazıya geçiriyordu. Bu yazı çalışması, aynı zamanda Arap dilinin de gelişmesini sağlıyordu. Bu dönemde fazla gelişmemiş olan Arap yazısı (28 ses olmasına karşın 22 harf vardı) Kur’anın Peygamber tarafından yazıya geçirilmesi ile çözülmüştür. Bazı işaretleri bizzat kendisi vermiştir.
Yazı ile İlgili Bazı Kurallar
Peygamber,(S.A.V) yazı olayına önem verdiği gibi bunların belli bir kurallar çerçevesinde yazılmasını da sağlamıştır. Bu kurallar da şunlardır;
1- Yazıya besmele ile başlanması
2- Mektuplara önce kendi ismi, ardından muhatabın adının yazılması.
3- Mektubu yazan katibin ve şahitlerin isimlerinin en sona yazılması.
4-Mümkünse yazılış tarihlerinin de yazılması
5- Resmi mektupların sonlarına mühür basılması.
6-Mektubun bir nüshasının da merkezde saklanması. (Yani arşiv geleneğini başlatmıştır.)
İbrahim Halil ER