Bu sıralar eğitim sendikaları okulların kirliğinden ve hijyeninden söz etmekte ve Milli Eğitim Bakanlığından okulların temizliği için personel tahsis edilmesini talep etmektedirler.
Peki yapılması gereken bu mu?
Halbuki okulların sadece bilgi yükleme yeri olmadığı aynı zamanda bir davranış, alışkanlık, edep verme yeri olduğu gibi bireyin sosyalleşmesini de sağladığı bir gerçektir.
Peki o halde bireyin kullandığı sosyal alanı kirlettiği gibi temizlemesi gerektiği ve sorumluluk alması gerektiği neden düşünülmemektedir.
Yani okulların temizliği öğrencilerin birlikte yaptıkları bir eylem ve aktivite haline neden getirmiyoruz?
Çocuklarımız okullarda Prens ve Prensesler gibi okumak yerine hayata hazırlandığı, temizlik yapmasını bildikleri, bulundukları mekanları kullanmayı öğrenmesi ve temizlemelerini sağlamamız gerekmez mi?
Neden hep Japon eğitim sistemini örnek gösterirken onların okullarında temizlikçi bulunmadığı ve okulların öğrenciler tarafından temizlendiğini göz ardı ederiz?
Okulu temizlemek bir angarya iş değil, alçaltıcı bir eylem değil bilakis eğitimin bir parçası olması gerektiğini düşünmeyiz.
Bunun için öğretmenlerin de katılımı ile adil bir nöbet ve paylaşım sisteminin uygulanması yeterli olur.
Biz okurken, okulun ve sınıfın temizliğini yapardık. Hatta o günün sınıf nöbetçileri sobayı yakar, sınıfı temizler ve öyle okulu terk ederdik.
Neden şimdiki çocukları İngiliz Kraliyet Ailesinin bireyleriymiş gibi davranıyor ve hayata hazırlamıyoruz? Kendi odasını bile düzenlemekten aciz ve sürekli başkasından arkasını toparlamasını bekleyen bir gençlik yetiştirmek doğru bir yöntem değildir. Öğrenci yaşadığı mekanı kendisi temizlediği zaman, kirletmeme konusunda daha hassas olacaktır.
İbrahim Halil ER