İslam bireysel sorumluluk yükleyen bir dindir. Sadece ilim adamlarının, din adamlarının ve şeyhlerin yaşayıp da diğerlerinin üzerinden sorumluluğun kalktığı ruhban/mistik bir din değildir. Örnek alacaksanız Resulullah’ı örnek almanız yeterlidir… Başkasına bakarak kendinizi ve dininizi konumlandırmayın… yoksa pusulanızı yitirirsiniz.
Kimsenin elinde sihirli değnek, olağanüstü güç yoktur. Bu dinin Resulü bile Mekke’de 13 yıl boyunca sadece anlattı, tebliğ etti ve savaşlarda yaralandı…
İslam, hem bu dünyayı ve hem öbür dünyayı kurtarma iddiasında bulunan bir dindir. Bir tarafa yüklenirken diğer tarafı ihmal etmemeyi emreder… “hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete” çalışmayı tavsiye eder. Ama biz bu ihtarları unuttuk. Tek kutuplu ve tek yönlü beslenmeyi tercih ettik. Bu da bizim hem bu dünyamızı ve hem öbür dünyamızı kararttı… Pusulasını yitirmiş bir gemi gibi okyanusta yalpalayıp duruyoruz…
Kurtarıcı bekliyorsanız kurtarıcı zaten 1400 yıl önce geldi. Size düşen onun sünnetinden ve getirdiği kitabın yolundan gitmektir.
EĞİTİM ŞART MI?
Son günlerde artan taciz konuları üzerine laik, liberal ve sol kesimden insanlar koro halinde “Eğitim Şart” demeye başladılar.
Bakın kardeşim!
O iğrendiğiniz suçların çoğunu zaten eğitimli insanlar yapıyor…
Demek ki eğitim şart değil
Nefis terbiyesi şart….
Nefsi azgınlaştırıp, kişinin ilahı haline getirirseniz, her yolu meşru ve mubah kabul ederseniz olacağı budur….
Siz şu nefis terbiyesinden bahsetmemek için kendinizi zorladıkça, süreç sizi ona itecektir…
Ha gayret..
Birgün gelecek, şeriat gelsin diye siz yalvaracaksınız….
Nefis terbiyesinden geçmeli herkes….
İbrahim Halil ER