ORDU Milletvekili Metin Gündoğdu, Türkiye’nin yurtdışında yaptığı sosyal çalışmaları bizzat kendisi takip ederken İstiklal gazetesi de kendisine eşlik etti. Gazetemiz yazarı İbrahim Halil Er’e çok özel açıklamalarda bulunan Gündoğdu, Çad’lı öğrencilerin talebi üzerine bu yılki kurbanlarını Çad’da kesmeye karar verdiklerini vurguladı. Yerli Düşünce Derneği Başkanı da olan Gündoğdu, buraya siyasetçi kimliği ile değil bir STK başkanı kimliği ile geldiğini, bu vesileyle bölgeyi tanımaya çalıştığını söyledi. Çad ile ilgili görüştüğü kişilerden ve edindiği izlenimlerden oldukça verim aldığını, bunu ülkede ilgili kurumlara ileteceğini belirtti.
Sayın vekilim, sizi buraya getiren sebepler nelerdir? Buraya gelme düşüncesi nasıl ortaya çıktı?
Metin Gündoğdu: Bizim “Yerli Düşünce Derneği” adında Ankara merkezli bir derneğimiz var. Ben aynı zamanda o derneğin başkanıyım. Derneğimizin onursal başkanı Cumhurbaşkanı Başdanışmanı “Yalçın Topçu”dur. Derneğimizde her hafta sonu toplantılar yapmaktayız. Derneğimizin himayesinde bazı öğrenciler vardı. Onların önerisi ile eşi dostu aradık. Gelen selam niteliğindeki bağışlarla geldik. Doktor Temel Taşkın ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu’nun ekibinden bir arkadaş ile birlikte buraya geldik.
Buradaki Türk işadamlarıyla tanıştınız mı?
Elbette. Burada işadamlarımızın çoğalması gerekir. Türkiye’nin acilen buradaki insanlara işi öğretecek kurumları ile burada bulunması lazım. Ben burada bir atalet gördüm. O ataletin ortadan ortadan kaldırılması lazımdır. Bu ataletin tek sebebi cehalet ve eksik bilgidir. Bu eksikliğin giderilmesi gerekir.
İş adamlarının sizden bir talep ve beklentisi oldu mu?
Bir ticare ateşe talebinde bulundular. Buraya bizim bir an önce bir ticari ateşe atamamız lazım. Ben bunu Ekonomi Bakanımızla da görüşeceğim. Çünkü bizim ciddi anlamda burada bir açığımız var, bu açığımızı kapatmamız lazım. Buraların iş imkanlarını farklı iş adamlarımızın incelemesi gerekiyor. Önümüzdeki dönemlerde Sayın Cumhurbaşkanımız da inşallah gelir. Daha önce geleceğini söylemiş, fakat programlarının yoğunluğu nedeniyle gelememişti. İnşallah programları müsait olur ve burayı görür.
Bölgeyi nasıl buldunuz?
Buralar oldukça yeşil ve ormanlık. Arkadaşlar bana, “şimdi senin bir resmini çekip yayınlasak, kimse senin Afrika’da kuma battığına inanmaz, Karadeniz’de bir yer olduğunu zannederler.” diye takıldılar. Ben Ordulu olduğum için öyle sanırlar. Burada müthiş bir arazi var. Her tarafta pirinç tarlaları var. Ne ekersen çıkar. Sadece burada biraz su problemi var.
– Baraj yapılamaz mı?
Yapılabilir. Başkent Encemina merkezi biraz düz olduğundan aşırı şekilde muson yağmurları alıyor. Yağmur alınca su birikintisinden sinekler oluşuyor, bu durum sağlık açısından tehlikeli sonuçlara yol açıyor. Fakat bunun haricinde buralar Türk iş adamları tarafından değerlendirilmelidir. Buranın nüfusunun 14-15 milyon olduğunu söylüyorlar fakat ben buna inanmıyorum. Çünkü gittiğimiz yerdeki her ağacın dibinde en azından 10-15 çocuk gördüm. Bir kişinin 20 civarında çocuğu olduğunu da gördüm. Fakat bunun yanında tembellik de gördüm. Bizim buralara gelip bir şeyler öğretmemiz lazım.
– Çad’da Türkiye daha fazla neler yapabilir?
Dünyanın her yerinde bürokrasi hantaldır. Burada da aynı durum var. Türkiye’ye ait olan araziler var. Bizim TİKA koordinatörlüğü ve Büyükelçiliğin bu yeri bir an önce alıp içinde bir külliyenin, caminin, konutun ve okulların olduğu bir yapı topluluğu oluşturması gerekir. Türk mimarisini burada göstermeliyiz. Ne yazık ki burada bir güç bizim bunu yapmamızı engellemeye çalışıyor. Büyükelçimizle konuştuğumuzda kısa bir zaman içerisinde bu problemin çözüleceğini söyledi. Öğrendiğimiz kadarıyla Çad Cumhurbaşkanı Türkiye’ye çok yakın birisi. Fakat alt birimlerde sıkıntılar var. Burada Maarrif Vakfı’nın üç idareci ve bir koordinatörden oluşan güçlü bir kadrosunu gördüm. Bu durum beni sevindirdi. Maarrif Vakfı’nın ekibi de sağlam ve gerçekten hizmet için buraya gelmiş arkadaşlar. Burada yüksek miktarda petrol var. Fakat çıkartma maliyeti yüksek olduğundan şimdilik çıkartamıyorlar. Altın var… Çinliler burada, bütün yolları yapıyor. Türk müteahhitlerin buraya girmesi gerekiyor.
– Afrika denilince hep aç insanlar akla gelmiş, buraya hep insani yardım yapılım denilmiş, ama kimse burada bir iş fırsatı olduğunu görmemiş…
Evet, ulus devleti mantığıyla devlet yönetilirse böyle hatalar olabiliyor. Bu ulus devlet anlayışı biraz ırkçılığa kaymış. Evet Afrika’nın ve Arap ülkelerin eksiklikleri olabilir, fakat bu eksikliklerin yanında benim onlara vereceğim çok şeyler de olabilir. Biz bunları görmek için buraya geldik. Biz Osmanlı Devleti olarak hiçbir toprağı sömürmedik. Bizim buraya gelmemize vesile olan Çad’lı kızımıza “Osmanlı Devleti dünyanın dört bir yanına yayılmış, sizin oraya kadar da gelmiş ama hiçbir yeri sömürmemiş dediğimde, “Keşke bizi Osmanlı sömürseydi de Fransızlar sömürmeseydi, Fransızlardan çok daha adaletli olurdu” dedi. Tabi bunlar bizim ne kadar büyük bir medeniyet oluşturduğumuzun da göstergesi…
İlk kez bir siyasetçi Munzur’da
MİLLETVEKİLİ Metin Gündoğdu’nun bölgeyi ziyareti tarihi bir anlam da taşıyor. Gündoğdu Munzur bölgesini ziyaret eden ilk milletvekili olarak dikkat çekiyor. Gündoğdu, bu ziyaretini de şu sözlerle ifade etti: “Biz arkadaşlarla Munzur bölgesine gittik. O bölgeye de şimdiye kadar hiçbir siyasetçi gitmemiş. Biz başkentten Munzur bölgesine 12 saatte gittik. Munzur bölgesi ülkenin güneyinde Orta Afrika Cumhuriyeti sınırında, yol yok, arabamız kuma battı, 3-4 saat onunla uğraştık, bu tür maceralar yaşadık. Ama her şeye rağmen buraların görülmesi gerekir. Bölgede güvenlik endişesinden bahsederler. Fakat biz Türkiye’den gelirken Munzur bölgesine kadar gitmeye karar vermiştik. Büyükelçimiz de güvenlik endişesini bize iletti. Fakat biz kararımızı vermiştik. Çok şükür bir şey olmadan gidip döndük. Güvenlik bize eşlik etmedi. Biz öyle bir talepte de bulunmadık. Hatta Gore vali yardımcısını ziyaret ettiğimizde bize, “neden bizden güvenlik talebinde bulunmadınız, Size eşlik etmemiz gerekir” demişti. Fakat biz kimseden güvenlik desteği almadık.”
ÇOCUKLARIN GÖZLERİNDEKİ SEVİNÇ
– Çad’da sizi etkileyen olaylar nelerdir?
Burada gerçekten büyük bir sıkıntı var. Kur’an eğitiminin yapıldığı yerlere gittik, yetimhanelere gittik, yüreğimiz parçalandı. Yani ellerinde birer tas, onlara para toplatıp eğitim verdirtiyorlar. Bunları bir an önce bu sistemden çıkartmamız lazım. Üç tane yetimhanede kurban kestik. Üçünde de içler acısı bir durum vardı. Yiyecek bir şey yok. Üstlerinde bir şey yok. Barakada kalıyorlar. Pislik içerisinde, hijyen olmayan ortamda kalıyorlar. Bir gömlek firmasındaki arkadaşımız bana gömlek hediye etmişti. Biz bu gömleği yetimhaneye hediye ettik. Çocukların sevinçleri ve bakışları gerçekten bizi çok etkiledi. Onun haricinde en son gittiğimiz bir yetimhaneye yetimhane demeye dilim varmıyor, üzerlerinde bir şey yok, yatacak yer yoktu. Aylık 20-30 dolara geçinen aileler gördüm… Zaten burada en yüksek maaş alan 100 dolar civarında maaş alıyor.”
SITMA TEHLİKE SAÇIYOR
METİN Gündoğdu, Çad bölegsindeki sağlık sorunlarının kendisini çok etkilediğini belirterek şunları anlattı: “Burada sıtma çok yaygın. Küçük çocukların karınları tamamen şiş, başkent Encamina’da daha da fazla. Munzur bölgesi biraz yüksek olduğundan az gördük ama başkentte çok fazla sıtma var. Bu duruma Birleşmiş Milletler Sağlık Örgütünün müdahale etmesi gerekir. Birleşmiş Milletlerin gelip buraya sadece gıda yardımı yapıp dönmemesi gerekir. Bunun yanında bizim buradaki kurumlarımızın bu insanlara mesleki eğitim verip meslek sahibi yapması lazım. Afrika bölgesi için özel bir eğitim sistemi tasarlanabilir. Buradaki insanların en büyük sıkıntısı çalışmayı dahi bilmiyor, meslek yok, ne yapacaklarını bilmiyorlar. Kadınlar çok çalışıyor, gördüğümüz o. Birkaç ev ziyareti yaptık. Gerçekten çok kötü durumdaydı. Aslında bunlar anlatılmaz, gelip yaşamak lazım. “
ÇAD’DA TÜRK KÖYÜ
– Siyasi açıdan Türkiye’nin Orta Afrika’ya ve Çad’a bakışı, hatta genel anlamda tüm Afrika’ya bakışı nasıldır? Türkiye’nin Afrika’ya olan ilgisi yeterli midir? Daha fazla neler yapılabilir? Bize bu konuda da düşüncelerinizden bahsedebilir misiniz?
Öncelikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devlet geleneği sağlam olan bir devlettir. Türkler, 16 devlet kurmuş, Osmanlı Devleti gibi büyük bir cihan devletine sahip olmuştur. Tecrübemiz, medeniyet algımız, estetiğimiz ve diyalektiğimiz çok farklı olan bir ülkeyiz. Osmanlı Döneminde biz bu tür topraklara kadar gelmişiz. Hatta Çad’da kuzey tarafında Türk kökenli bir köy olduğunu öğrendik. Fakat oraya gidemedik. Yani o dönemde Osmanlı Devleti buraya Fransızlarla mücadele Türk asker göndermiştir. Medeniyetimiz İslam medeniyetidir, Medine’den çıkan bir medeniyettir. Bu medeniyet coğrafyamız, gönül coğrafyamızdır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir dönem buralardan uzak durmuştur. Ama şimdi çok şükür, son 15 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde bu bölgelere el uzatacak hale gelmişiz. Bu bölgelerde insanlara hem yardım etmiş ve hem de buralarda bir şeyler yapabilme gayreti içerisinde olmuşuz. İnşallah bu faaliyetler daha da güçlenecektir. Şu anda TİKA’nın öncülüğü var. Biz buralarda geç de olsa varlık göstermeye başladık. Mesela Çad Büyükelçiliğimiz, 2013 yılı gibi geç bir tarihte kurulmuştur. Keşke daha önce kurulsaydı. Fakat ne yazık ki Türkiye’yi daha önce yönetenler bunu akıl edememiştir.”
GÜÇLÜ KURUMLAR DAHA FAZLA ÇALIŞMA YAPMALI
TÜRKİYE’NİN Çad’da TİKA, Maarrif Vakfı ve THY gibi güçlü kurumlarla bulunduğunu, bu tür kurumsal çalışmaların daha da güçlendirilerek devam etmesi gerektiğini belirten Gündoğdu, bir ticari ateşenin de atanmasıyla böylesine bakir bir ülke ile ticari imkanların daha da gelişeceğini söyledi. Türk işadamlarını bölgede yatırım yapmaya davet eden Gündoğdu, insani yardımların da ihmal edilmemesi gerektiğini belirtti. Çad ve Türkiye Dostluk Grupları’nın karşılıklı görüşmesi gerektiğini belirten Gündoğdu, iş adamlarına özellikle tarım ve inşaat alanında büyük fırsatlar olduğunu belirtti. Gündoğdu, “Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı dönemine kadar kimse Afrika’yla ilgilenmemiş, onun döneminden itibaren Afrika’ya yönelme oldu. Buralarda eksikler olabilir ama biz bunları tamamlamaya gelmeliyiz” dedi.
İbrahim Halil ER