Erkekler, zamanlarını çoğunu kendilerine ve işlerine ayırırken eşlerine ve çocuklarına çok az zaman ayırmaktadırlar. Erkekler, zamanlarını ayarlamalı ve bunların içinde eşlerine ve çocuklarına da yer vermelidirler.
Eşlerini ve çocuklarını ihmal edenler, hep onlarla ilgilenmeyi ötelemekte veya zaten onlar için çalıştıklarını söyleyerek kendilerini avutmaktadırlar. Fakat bu arada hayat akmakta, çocukları büyümekte (büyüme esnasında maalesef yanlarında olmamaktayız) eşleri de yaşlanmakta veya sizsiz bir hayat kurmaktadır.
Eşinizin sizsiz kurduğu hayat nasıldır? Şer’i midir? meşru mudur? bunu düşünün…. Herkes birbirinden uzakta ve herkesin diğerinden ayrı, diğerini dahil etmediği ve hatta birbirini tanımadığı bir hayatı olmaktadır. Şimdi bu bir aile mi oluyor? Siz koca veya baba mı oluyorsunuz? Evin reisi kim? Riaset, koruma, kollama görevinizi yapıyor musunuz?
Eşlerinizin ve çocuklarınızın hayatında yer edinin. Sadece onların geçimlerini sağlayan bir makina olmaktan çıkın. Birlikte gezmeyi, eğlenmeyi ve birlikte hoş vakit geçirmeyi öğrenin. Birbirinizi yeniden (hergün) tanımayı ve keşfetmeyi öğrenin. Emin olun en az tanıdıklarımız en yakınlarımızdır. İlişkilerinize duygu, sevgi ve birliktelik de katın….
İbrahim Halil ER
EŞLER BAŞKASINA KIYASLAMAYIN BİRBİRİNİZİ
Eşler birbirlerini televizyon dizilerindeki kişilerle, artistlerle, mankenlerle kıyaslamayı bırakmalıdırlar. Sonuçta oynadıkları oyun onların kendi hayatlarıdır.
Ama kendi hayatlarının tekrarı yoktur. Mükemmeli isteme değil, mutluluğu istemeli, şükretmeli ve hatta şükretmeyi öğrenmelidirler.
Günümüzdeki mutsuzluğun temel nedeni şükretmeyi bilmememizdir. Şükrü ve kanaatkarlığı yeniden hayatımıza eklemeliyiz.ihe