Toplumumuz kadını ve erkeği ile mutsuz. Bunun benim gördüğüm temel nedeni, toplum olarak kanaatkarlığı bıraktık. Beklenti çıtamızı yükselttik. Bu beklenti çıtımız tatmin edilmediğinden haliyle mutsuz olduk ve öfkemizi birbirimizden çıkarmaya başladık.
Öncelikle beklentilerimizi düşürsek, elimizdekilerle yetinmeye çalışsak mutluluğumuzun arttığını görmüş olacağız.
Beklentilerimizi yükselten ve tetikleyen belli unsurlar yaşantı son on yılda bunlar:
1. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkması. Bunu söylediğimde bir çok kişi anlamıyor. Eğitim faydalı sen neden karşı çıkıyorsun diye. Benim yaklaşımım ise şudur. 12 yıl boyunca her türlü bilgiyi öğrettiğiniz insana hadi şimdi hayatını kazanmak için git çöpçülük yap, amelelik yap, hamallık yap, çiftçilik yap diyemezsiniz. Çünkü o çocukların ve ailelerinin beklentilerini yükselttiniz. Ama hayatın realitesi ve Türkiye’nin imkanları sonucu bu insanlar beklentilerini karşılayamadılar/ karşılayamayacaklar. Bunun sonucunda tatminsiz, beklentisini gerçekleştirememiş mutsuz bireyler oluşacaktır. Düşünün aynı sırayı paylaştığı arkadaşı büyük yerlere gelirken kendisinin alt basamaklarda mücadele etmesi onda büyük bir çöküntü/öfke ve tepkiye yol açacaktır.
2. Ülkemizde nisbeten yaşanan sosyo – ekonomik refah seviyesinin insanları alıp götürmesi…
3. Gelir dağılımı adaletsizliği
4. Aynı mahalleyi paylaştığımız insanların bir şekilde yükselmesinin diğer yükselmeyen kesimde öfke oluşturması…
5. Erkeklerin ülkemizde oluşan cinsel serbestliğin cazibesine kapılması veya dışardaki kadınlara göz dikmesi..
6. Kadınların tv. dizileri tarzı bir hayata özenmesi. Lüks ve aşırı tüketimin özendirilmesi ve bunun sonucunda kredi mağduriyetlerinin yaşanması…
7. Henüz olgunlaşmamış ebeveynlerin arkasında şaşkın bir şekilde hayatı öğrenmeye çalışan ve yanlış yorumlayan çocuk kuşağı…
8. Çocukların kendilerine ayak bağı olmaması için aşırı bir şekilde onları suyuna gitmeleri veya onları bilgisayara bağlamaları. Ya da kreş/anaokul ve etüt merkezlerine yönlendirmeleri…
9. Kadının çalışma hayatına girmesi, kazanılan paranın lükse harcanması, çalışma hayatının stresinin aileye yansıması.
10. Karı ve kocanın birbirleriyle ve hatta çocuklarıyla ilgilenecek ve görüşecek vakitlerinin kalmaması.
11. Sohbet, kitap ve aile/arkadaş ziyaretlerinin unutulması….
12. Bilgiye ve o bilgiyi ureten insanlara ulasmanin kolaylasmasi ve bu durumun bilgi ile aydinlarin/alimlerin toplumda etkilerinin zayiflamasi.
13. Birbirlerini anlamayan ve hatta birbirleriyle iletisimi bile unutan kari ve kocalarin cozumu sosyal medyada ve sanal arkadasliklarda aramalar.
İbrahim Halil ER