SİNOPLU
Normalde her gittiğim şehirde oranın yerlileriyle mutlaka bir araya gelir, sohbet ederdim. Minik de olsa bir konuşma olurdu. Ama malesef Sinopta bunu yapamadığımız gibi Sinoplu ile de sohbet edebilme imkanını elde edemedik. Telefonla görüştüğümüz, bazı arkadaşların yönlendirdiği kişiler, geleceklerini söylemelerine rağmen malesef gelmediler. Biz de yöre insanıyla daha çok parkta veya kafede yaptığımız ayak üstü görüşmelerle tanışma imkanını elde ettik. İnsanlarını sevdik. Yardım sever ve sıcak kanlılar.
Bölgede çok otel, pansiyon ve apartlar var. Ama yaz mevsimi olduğundan hepsi de doluydu. Sinop’u ziyaret etmek isteyen insanların açıkta kalmamak için daha önceden rezervasyon yapmaları gerekir. Tur şirketleri de Sinop ve Karadeniz turlarıyla bölgeye yerli turist taşımaktadır.
Erfelek şelaleleri görülmeye değer. Buradaki baraj da tabloluk bir görüntü arz etmektedir. Hamsilos bölgesi de adı gibi sevimli.
Deniz içeriye kadar girmiş, bir nehir görüntüsünü kazanmıştır. Burada ria tipi kıyı oluşmuştur. Bu açılardan dünyada sadece Norveç ve Sinop’ta bulunmaktadır. Manzaranın tadına doyulmaz.
Fakat tüm sahil şeritlerinde olduğu gibi soyunan denize girmiş durumda… Bazen şöyle düşünüyorum: Bu denizler bölge için iyi mi yoksa kötü mü oldu? Ahlakı bozdu. Kadınlar neden böyle soyunmaya meraklı? Niye uluorta soyunup giriyorlar denize. Aynı soruyu oğlum da sordu. Bunlar bu şekilde utanmıyorlar mı? diye. yanlarındaki küçük çocuğu göstererek cevapladım. Bak şu çocuğa, bu yaşta soymuşlar. Böylece çocuk bu yaşta hem normalleştirmiş oluyor ve hem de alışmış oluyor diye..
Bu yazımdan onları eleştirdiğim anlaşılmasın. Onlar da bizim insanımız. Resulullah’ın “Benim kavmim bilmiyor” dediği gibi düşünüyoruz. Onlarla konuştuğumuzda çok iyi insanlar olduğunu anlayoruz. Allah hidayet nasip etsin… Sahil şeridinde içki tüketimi çok yaygın. Oğlum tepki gösteriyor. İçki haram değil mi niye içiyorlar diye?….
Sinap, iyi ve kötünün bir arada olduğu ilginç gözlemlerin yapıldığı bir şehir. Ama ülkemizi ve insanlarımızı tanımak için bu tür gezilerin ve gözlemlerin yapılması iyi oluyor. Kime hitap ettiğimizi anlamamıza yarıyor.
Lazca
Bizim oğlan lazcayı ve lazları çok seviyor. Geldiğinden beri lazca konuşan bir karadenizli arayışında. “Baba buralarda hiç lazca konuşulmuyor mu?” diye soruyor. Kendisine okumuş insanların şivelerini düzelttiğini söylüyoruz. Anlamıyor. Neden ama? Halbuki onların şiveleri daha güzel diyor….
Bazıları Lazca’nın ayrı bir dil olduğunu söyleyeceklerdir. Doğrudur, Karadeniz lehçesi lazca olmayıp, lazca kendine ait farklı bir dildir. Sanırım Rumca’nın başka bir versiyonu olabilir ya da Gürcü dilinin bir kolu
Çay
Çayın memleketine geldik ama şöyle güzel bir çay içmedik diyor bizimkiler. Kendilerine merak etmeyin Rizeye Yaşar Tatlıtürk’ün memleketine gittiğimizde çayın alasını içeriz. Hatta sizi çay bahçesine bile götürürüz.
Sinop’ta herşey çok iyi ama İslami hareket, yani dini yaşantı açısından zayıf gördüm. Ayrıca oldukça aşırı bir açık/saçıklıkla karşılaştım.
Normalde Karadeniz bölgesi için bence çok aşırıydı. Yani akdeniz veya ege sahillerine alışkındık bu manzarlara ama Karadeniz için bence tehlike çanları çalıyordu. Kızların çoğu şortlu, ya da mini giymişti. Tek tük baş örtülü, tesettürlü birisini gördüğümde alnını öpesim gelirdi. (kardeşçe) yani o kadar sevinirdim.
Tabi ki bu kızları suçlamıyorum. Onlar da bizim kardeşlerimiz ve geleceğim mücahitlerini yetiştireceklerdir. Ama malesef kayıp bir nesil şimdilik… Bu kızların çoğunluğunun yerli olmayacağı olasılığı da var diyeceğim ama okullar henüz açılmadığından öğrenci olamayacaklarına göre malesef bölge insanları…
NOT Bunlar olumsuz yanları olsa da şehir merkezinden uzaklaştığımızda, özellikle tepelerdeki dağ köylerinde ya da sivri burun denilen yere yakın yerlerde güzel camiler gördük.
Namaz vakti geldiğinden birisinin önünde durup abdest alıp namazımızı kıldık. Cami küçük, ama bakımlı, şirin bir şeydi. Buradaki insanlarda dine saygı ve sevgi var. Hatta tepenin başında, ağaçlar arasında minareler görmek insanı mutlu kılıyor. Her yerde İslam’ın mührünü ve simgesini görmek güzel bir şey.
NİYE BİZ TEKSASTAYIZ?
Sinop’u oğlumla geziyorum. Şehrin doğal güzelliğine bayılıyoruz. Derken oğlum günün sorusunu sordu: -Baba biz niye burada değil de Teksas’ta yaşıyoruz? -Nasıl yani? -Yani bizim dedelerimiz de neden buraya değil de çorak ve kavganın olduğu yere yerleşmişler… cevap veremedim… Bir çocuğun dünyasından görünen buydu…. Masumiyet ve çocuk bir arada olunca…