
Bu dönemlerde yaygın bir modana söz edilmese bile yinede yavaş ilerleyin bir değişim vardı. Fakat bu değişim bölgeden bölgeye farklılık arz etmekteydi. Kıyafet ile sosyal statü arasındaki ilişki şair şöyle betimler: “Ne kadar yerde sürünen ve sarhoş gördümse, hepsi teylesan giymişlerdir. Üzerimde teylesan olduğu halde her ne zaman vezirin huzuruna çıkmak istesem engellendim. Ancak beni tanıdıktan sonra izin verdiler. Dirra (yünden yapılan bir elbise) giydiğim zaman hemen izin alabildim.
İslam toplumunda moda yavaş olsa da yayılmaktadır. Bu dönemde en önemli reklam aracı şiirlerdir. Dönemin önemli şairlerinden Darimi’nin tüccar arkadaşı Medine’ye satmak için başörtüsü getirmişti. Siyah olanları hariç hepsi satıldı. Bu durumu arkadaşına anlatınca Darimi ona bu siyahları da sattıracağını söyleyip şöyle bir şiir yazdı: “Mescidin kapısında abdest için durup da elbiselerini sıvadığında siyah yaşmak içindeki hoş ve zarif kadınının Abid’e yaptığını sor.” Darimi bununla da yetinmedi. Şiirini besteleyip şarkı yapıp söyledi. Dönemin önemli şarkıcılarından Sinan el-Katibi de aynı şarkıyı söylemeye başladı. Şarkıyı duyan Medineli ne kadar zarif, şık ve modayı takip eden kadın varsa siyah yaşmak almaya başladı. Öyle ki Küfeli tacirlerin bütün siyah yaşmakları bitti. Bu olay, moda ve reklamın o dönemlerde de önemli olduğunu göstermektedir.
Kamisi (Gömlek) yerde sürünen birisine neden böyle giyindiğini sorduğumda, önceleri bunun moda olduğunu, şimdi ise kısa kamisin moda olduğunu söyleyerek, eski modayı giydiğini belirtmiş oldu. Bazı modayı takip edenler, sarığında eteğine kadar aynı renkten giyerek bir anlamda takım giymiş oldular. 1
Abbasiler döneminde İran etkisi çok olduğundan İran kıyafetleri de bu dönemde revaçtaydı. Hatta Abbasi saray mensuplarının resmi kıyafetleri eski İran kıyafetleriydi. Bu dönemde basılan paralar üzerindeki halife resimlerinde de bu görülmektedir. Abbasiler döneminde yüksek tabakadan insanların giydiği kıyafetler; bol bir pantolon, gömlek, cübbe, ceket, kaftan, yelek ve külahtı. Halktan kişilerin giydiği kıyafetler ise fistan, gömlek, palto, uzun bir pantolon ve bir kemerden ibaretti. Ayağa ise terlik veya ayakkabı giyilirdi.
Halife Mütevekkil kendi adıyla anılan bir elbise icat etti. Astarlı dokuma kumaştan yapılan bu elbiseyi tüm saray görevlilerine zorunlu kılmıştı. Saraydan başlayan bu moda kısa zamanda halk arasında yayılmıştı. Uzun bir süre giyilen bu elbise modanın yayılma yolunu da bize göstermektedir. Bu dönemde halk arasında da sosyal konuma göre farklı elbise giyilmesi moda oldu. Katipler cübbe, komutanlar İran tipli kaftan giyerlerdi. Halife Müstain, elbise kargaşasını önlemek için olaya müdahale etmiş, bir standart getirmiştir. Özelikle kısa külah ve bol yenli bir elbise giyilmesini emretmiştir.
Elbiselerin yanında renklerde önemliydi. Renk seçimi de bir modaydı. Abbasilerin resmi renkleri siyahtı. Fakat beyaz renk halk arasında daha yaygındı. Hicri lV. Asırda erkeklerin renkli elbise ile dışarı çıkmaları hoş görülmemeye başladı. Renkli elbiselerle sadece kadılar dolaşabilmektedir. Zengin kadınlar, dışarı çıkarken başlarını bol süslü ve mücevheratlarla örtülü bir örtü giyerlerdi. Bunun mucidi Harun Reşit’in kız kardeşiydi. Orta sınıf kadınları se başlarına altın yaldızlı bir eşarp, ayaklarına halhal, kollarına bilezik takarlardı.
Endülüs’te ise dönemin ünlü şarkıcısı Ziryap modayı yönlendiriyordu. O, mevsimlere göre değişik elbiseler giyer, halk da onu taklit ederdi. Ziryap, arasında saçlarını alın kısmından ortadan ikiye ayırma modelini de icat etti.
Abbasiler döneminde Mutasavvuflar ve zahitler kalın yün elbiselerle tanınmışlardır.
a) Peygamberimiz Döneminde Kıyafet
Bu dönemde kıyafetler sade ve ucuzdur. Kumaşlar, daha çok ticaret yoluyla civar bölgelerden gelmektedir. Rasulullah (s.a.v.) zamanında kadın giysileri:
1. Hımar: Başörtüsü
2. Dır-ı: Entari
3. İzar: Etek (erkekler de giymiştir)
4. Sirval: Şalvar (kadınlar için olanı)
5. Mırt: Dış elbise
6. Cilbab: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, şar gibi dış elbisenin adıdır.
Kıyafetler konusundaki düzenlemelere baktığımızda mahremiyet ölçülerinin dışında insanların serbest bırakıldığı, bu konudaki düzenlemenin zamana ve bölgelere bırakıldığı görülmektedir. Gayrı Müslimlerin sarık giymeleri men edilmiştir.
b) Emevi ve Abbasi Döneminde Kıyafetler
İlk dönem İslam tarihindeki kıyafetler, sade ve mütevaziydi. Müslümanlar, kibri ve dünya sevdasını gösterdiği için sade giyinirlerdi. Hatta Hz. Ömer, kıyafetler konusunda valilerini uyarır, kendisi de deri ile yamanmış yün cübbe giyerdi. Hatta Hz. Ömer, ölümle pençeleşirken kendisine yerine Sa’d b. Ebi Vakası halef seçmelerini tavsiye edenlere Sa’d için gösterdiği eleştiri onun çok renkli kıyafetler giydiği ve bu nedenle hilafete layık olmadığı şeklindeydi.
Fakat dört halife dönemi sona erip Emeviler dönemine geçilince, İran ve Bizans etkisiyle süslü ve gösterişli kıyafetler giymeye başladılar. Giyim konusunda diğer uygarlıkları taklit eden ilk kişinin Emevi Halifesi Muaviye olduğu görülmektedir. Valisi Ziyad b. Ebihi ise Irak’ta atlas kaftan ve çizme konusunda İranlıları taklit etmiştir.
Emeviler döneminde fetihlerle birlikte diğer toplumların kıyafleri Müslümanlar arasında hızla görülmeye başlandı. Kufe, Basra ve Hicaz’da bu moda daha hızlı yayıldı. Özellikle Kureyş aristokratları arasında bu moda daha çok ilgi uyandırdı. Öyleki, İslam toplumu hızla bir renk cümbüşüne dönüştü. Emevi Halifesi Süleyman, giyime önem verdiğinden bu moda Müslümanlar arasında hızla yayıldı. Tüm maiyetindekilere veşy giymelerini emr ederdi. Hatta huzuruna girenlerin bile veşy giymelerini isterdi. Bir anlamda kendi modasını kurmuş oldu.
Böylece daha sonraki dönemlerde görülen sosyal konum ve rütbelere göre kıyafet ayrımı ortaya çıkacaktır. Bu etkileşim daha çok İran toplumu etkisinde olmuştur. Çünkü İran toplumunu oluşturan insanlar çeşitli sosyal tabakalardan meydana gelmiş olup, her sınıfın
Kıyafetler, bir anlamda üniforma ve sosyal statüyü de göstermektedir. Örneğin Emeviler döneminde valiler kırmızı sarık giyerlerdi. Bir anlamda onların üniformasıydı.
Bu dönemde görülen kıyafetler de şunlardır.
1. Sarık: Erkeklerin başlarına taktıkları bir giydi. Sarıklar, Arapların tacı olarak ifade edilmiştir. Önceleri sade olan sarık, zamanla süslü ve pahalı olmaya başladı. Kişinin makam ve mevkisine göre işlemesi ve süsleri arttı.
2. Kalansüve: Başı örten bir tür başlıktır. Araplar, bu kıyafeti İranlılardan almışlardır. Toplumun üst tabakası özellikle bu başlıkları kullanırdı. Bunu sarıkların üzerinde ya da sarıksız olarak giyerlerdi. Kadın ve erkekler tarafından ortak kullanılan bir başlık türüdür. Kalanüve, yaygın olarak kullanıldığı gibi, özellikle makam ve mevki sahibi kişilerin huzuruna çıkıldığında kullanılması gereken bir aksesuardı. Bugünkü memurların kravat takmaları gibi düşünebiliriz.
3. Taylasan: Baş ve omuzu örten bir örtü. İranlıların milli giysisi olup, Emeviler döneminde yaygınlaşmıştır. Zengin, fakir herkes tarafından giyilmiştir.
4.İzar: Erkek ve bayan kıyafeti olup, vücudun göbekten aşağısını kapatmaktadır. Daha sonraki dönemlerde kadınlar bu giysiye (etek) kemerde bağlamışardır (zünnar). Halbuki zünnar bir gayrı Müslim geleneğidir.
5. Rida: İzarın üzerinde giyilen bir çeşit cübbe, palto veya kaftandır. Kadınların ridasına cilbab da denir. Rida ve kamisten (gömlek) oluşan giysiye de Hulle denir. Abbasiler döneminde halifelerin ve onların maiyetindekilerin giydiği bir tür giysi haline gelmiştir.
6. Seravil (Sirval): Bedenin alt tarafına giyilen bir çeşit pantolondur. İran’dan Araplara geçmiştir. Kadın ve erkek tarafından yaygın olarak giyilen bir iç giysidir. İranlılar Arapları aşağılamak için onların sirval dahi giymesini beceremediklerini söylemektedirler.
7. Kamis –Entari: Bir çeşit gömlektir. Fakat o dönemlerdiki kamisler daha uzundur. Fakat zaman içinde modaya göre kısa veya uzun hale gelmiştir.
8. Cübbe: Peygamber döneminden beri giyilen geniş etekli ve geniş kollu bir giysidir. Bir çeşit dış giysi olup, üst zümrelerin, yöneticilerin, halifelerin ve alimlerin tercih ettikleri bir kıyafettir. Toplumun alt tabakasında da kabül görmüştür. Hatipler, namaz kılarken cübbe giymeyi tercih ederlerdi.
9. Bürde: Bir çeşit dış giysi olup palto-pardesü olarak kullanılmaktadır. Hz. Peygamber ve Halifeler de bu elbiseyi seferlerde ve merasimlerde giymeyi tercih etmektedirler.
10. Burnus: Erkeklerin dış giysisi olarak kullandıkları bir başlık türüdür. Kadınlarında kullandığı görülmektedir. Özellikle şarkıcı, rakkase ve cariyelerin tercih ettikleri bir kıyafettir. Burnus, bir Yahudi giysisi olup Müslümanlar arasında yaygınlaşmıştır.
11. Cilbab: Kadınların baş örtüsüdür. Fakat, normal baş örtüsünden farklı olarak başı, sırtı ve vücudun bütün üst kısmını örtmektedir. Cilbaba göre daha küçük olana humar denir. Ayrıca, başı ve yüzün tamamını örten giysiye da burku denir. Gözlerin olduğu yerde iki delik açılmıştır. Fakat cariyeler, baş örtüsü takmazlardı. Kadınların yüzlerini tamamen örten peçe’ye de mıkna veya kına denir. Arap süvarilerin de peçe kullandıkları görülmüştür. Cahız, Peygamberin de peçe kullandığını belirtir.
İbrahim Halil ER