Okullar açıldı ve velilerin soruları/sorunları veya itirazları da başladı.
Bunun başında okullarda öğretmenlerin istediği yardımcı kaynaklar meselesidir.
Normalde ders kitaplarını devletin kendisi veriyor ve öğrencinin ek kitaba gereksinimi olmaması gerekiyor, ama gerçekler öyle değil…
Peki neden?
Çünkü ders kitaplarının anlatım yöntemi öğrencinin kendi kendine anlayabileceği bir yöntem olmayıp öğretmenin anlatımına ihtiyaç duyuyor.
O halde öğretmen anlatsın da diyebilirsiniz…
Evet anlatmalı ve anlatıyor da
Ama sınıflar seviyeye göre oluşmadığından özellikle sayısal derslerde ciddi sıkıntı oluşuyor. Bunu çözmek için ek kitaplar, yardımcı kaynaklar, soru bankaları veya okuma kitapları tavsiye ediliyor.
Öğrenci bu kitaplara çalışarak konuya daha iyi hazırlanmış oluyor veya konuyla ilgili daha çok soru çözüyor.
Peki ders kitapları yeterli değil mi?
Ders kitapları bu açılardan yeterli değil. Çünkü ders kitaplarının anlatım tekniği öğrencinin toparlayabileceği bir teknik değil, öğretmenin de bunu anlatması, açması veya toparlaması gerekiyor.
Bunu derste anlattığı gibi, konuyu deftere de yazdırıyor. Fakat özellikle sözel derslerin yazılmasına öğrenci itiraz ettiği gibi, konuların yetişmemesi gibi bir durum söz konusu oluyor.
Bazı konuların da sadece çerçevesi çizilmiş, bu konuların da açıklaması öğretmene kalıyor.
Aslında bana kalırsa ders kitaplarının yazım tekniği tamamen yanlış
Ben olsam, tüm ders kitaplarının yazım tekniğini değiştirir, yeniden yazardım.
Çünkü ders kitaplarımız çok kalın, ayrıntılı anlatım var ve olaylar karmaşık anlatılıyor. Halbuki öğretmenle birlikte işlenen dersler için kalın, ayrıntılı anlatım yerine özet anlatım tercih edilmelidir. Öğretmenler o özet anlatımı açmalıdır. Hatta bu kitaplarının yanında okuma kitapları üretilmeli ve böylece konu dağıtılmamış olmalıdır.
Ama biz, kendi öğretmenimize ve eğitimimize güvenmediğimiz için ayrıntılı kitaplar veriyoruz.
Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça…
İbrahim Halil ER