Kim ne derse desin, nasıl düşünürse düşünsün toplum olarak ırkçı ve faşistiz. Başka etnik kökenlere, dinlere, mezheplere, görüşlere ve ötekiye tahammülümüz yok..
Dün Kürtlerdi protesto edilen, batıdaki şehirlerde linç edilen, bugün Suriyeliler…
En dindarından en demokratına kadar hangisinin altını biraz kaşısanız faşistlik çıkar…
Faşist olan toplumlar dünya devletine dönüşemez, öncü olamaz, lider olamaz, imparatorluk kuramaz…
Türkiye’nin önce halkının dünyaya açılmayı ve ötekiyi kabul etmesini öğrenmesi gerekir…
Dün, Almanya’da Türkler katledilirken kendimizi ne kadar insancıl ve Almanları barbar kabul ediyorduk, bugün biz onlardan beter olduk…
Linç kültürü en ufak bir dedikoduda hemen ayyuka çıkar…
Devletin yargısı ve kolluk kuvvetlerine güvenmez, adaleti kendimiz sağlamaya çalışırız ve arada binlerce masumu ezeriz…
Üç kuruş yardım eder, bir ömür boyu başlarına kalkarız ve sonra da “vay adi şerefsiz nankörler” deriz ve acıların çocuğuna dönüşürüz…
Peki Suriyelilere karşı bu kadar cevval olan halkım Suriyeli gelmeden önce ahlak abidesi miydi?
Ülkemiz asrı saadeti mi yaşıyordu?
Sanki tüm kötülükleri Suriyeliler getirmiş ve biz sütten çıkmış ak kaşıktık…
Suriyeliler gelmeden önce de tecavüz, taciz, öldürme, linç etme kültürümüz vardı şimdi de var. Sadece şimdilik istihbarat örgütlerinin yönlendirmesiyle hedefe Suriyelileri koyduk…
Peki Suriyeliler gitse tüm sorunlarımız bitecek mi?
Ülkemiz ahlak abidesi mi olacak?
Suriyeli kızlarla evlenirken, kızlarını genelevlere ve randevu evlerine satarken, ahırdan bozma evleri villa fiyatına kira verirken, Türklerin çalışmadığı ağır işlere Türklerin yarı fiyatına çalıştırırken, ucuz iş gücü olarak kullanırken kimse bir şey demiyordu?
Kimse kaçırılan randevuevlerinde zorla çalıştırılan veya ırzına geçilen Suriyeli için bu şekilde celallenmedi. Evi basılıp karısı ve kızı Türk vatandaşları tarafından öldürüldüklerinde kimse tepki göstermedi…
Sizin gücünüz ancak mazluma yeter…
Öyle arslansanız buyurun İsraile karşı diklenin. Siz onların ürünlerini bile protesto etmekten acizsiniz. İbrahim Halil
ER
ER
