Doğumu ve Ailesi
“594 veya 595’te Mekke’de doğdu. Babası Hz. Hatice’nin kardeşi Avvâm b. Huveylid, annesi Resûl-i Ekrem’in halası Safiyye bint Abdülmuttalib’dir. Soyu Hz. Peygamber’in dedelerinden Kusay b. Kilâb’da Resûl-i Ekrem ile birleşir.
İlk Dönem Hayatı
Resulullah (sav)’in eşi hz. Hatice’nin yeğeni olan Zübeyr, çocukluğunun çoğunu Resulullah (sav) ve onun çocuklarıyla geçirdi. Babası küçük yaşta vefat ettiğinden annesi onu akrabaları olan Haşimoğulları arasında büyüttü.
İslami Dönemi
Zübeyr, daha 16 yaşındayken hz. Ebubekir’in etkisi ile Müslüman oldu. İslamı benimseyen ilk Müslümanlardandır (4, 5 veya 7. Olduğu söylenir). Cahiliye döneminde de hiç puta tapmayan Zübeyr, Müslümanlığı kabul ettiği için amcası Nevfel tarafından şiddetli işkenceye tabu tutuldu. Durumu haber alan annesi Safiyye, oğlunu amcasının elinden kurtardı.
İyi bir savaş olarak yetişen Zübeyr ok atmayı, kılıç kullanmayı ve ata binmeyi öğrendi. Hatta İslam uğrunda ilk kılıç çeken kişidir. Olay şöyle rivayet edilir. Evinde dinlenirken Resulullah (sav)’nin müşrikler tarafından öldürüldüğü haberini duyunca hemen kılıcını kuşanıp dışarı çıkar. Yolda Rasulullah (sav) ile karşılaşır. Olayı öğrenen Resulallah (sav) Zübeyr’e dua eder.
Hicreti
Belki de en fazla hicret eden sahabidir. İkisi Habeşistan’a, birisi Medine’ye olmak üzere üç defa hicret etmiştir.
Müşriklerin Müslümanlara karşı baskısı artıp Habeşistan’a hicret izni verilince Zübeyr ilk kafileyle oraya gitti. Ardından müşriklerin iman ettiği yolunda bir haberin yayılması üzerine geri döndüyse de haberin asılsız olduğunu anlayınca Zem‘a b. Esed’in himayesinde Mekke’ye girdi. Ancak baskıların artarak devam etmesi üzerine ikinci defa Habeşistan’a hicret etmek zorunda kaldı. Bu sırada Habeşistan’da Necâşî Ashame’ye karşı bir ayaklanma meydana geldi, ayaklanmayı bastırmak için yapılan savaşta Zübeyr Ashame’nin yanında yer aldı. Galibiyetle sonuçlanan savaşın ardından kendisine kıymetli bir mızrak hediye edildi, o da bu mızrağı dönüşünde Resûl-i Ekrem’e verdi.
Mekke’ye ise hicretten kısa bir süre önce döndü, Esmâ bint Ebû Bekir ile evlendi ve ticaretle uğraşmaya başladı. Bu maksatla gittiği bir Şam seyahatinden dönerken Medine yakınlarında Medine’ye hicret eden Hz. Peygamber ve Ebû Bekir ile karşılaştı, kendilerine beyaz renkli elbiseler hediye etti. Hemen Mekke’ye dönüp bazı işlerini gördükten sonra o da Medine’ye gitti.
Resûlullah onu ensardan Seleme b. Selâme b. Vakş veya Kâ‘b b. Mâlik ile kardeş ilân etti. Hz. Peygamber, şehre geldiğinde atından başka bir mal varlığı bulunmayan Zübeyr’e Nakī‘ bölgesinde tarım yapılmayan bir araziyi tahsis etti. O da bir yandan bu araziyle uğraşırken bir yandan da Bakī‘ çarşısında kasaplık yaptı..”[1]
Zübeyr b. Avvam cesur ve savaşçı birisidir. Tüm savaşlara katılmış ve mübarezelerde Resulullah onu ortaya çıkarmıştır. Bütün muharebelerde Peygamberimizin yanında yer aldı, ona gelebilecek tehlikelere göğsünü gerdi, kendisini feda etti. Bu hususta Hz. Zübeyr şöyle der:
“Resûlullah ile beraber katıldığım savaşlarda yara almayan hiçbir yerim yoktur.”
Hattâ bu yaralanmaların edep yerine kadar vardığı da kaydedilmektedir.
Bedir Savaşı’nda büyük mücadele yaptı fakat kendisi de yaralandı. Oğlu Urve, babasının aldığı yaranın derinliğini anlatırken, “Parmağım içine girebiliyordu!” demektedir.
Hz. Zübeyr, Bedir’de başına sarı bir sarık sarmıştı. Allah’ın Resûl’ü, onun şecaat ve kahramanlığını şöyle övmekteydi: “Meleklerin, sarı başlıklarla Zübeyr’in suretinde indiklerini görüyordum.”
Uhud Savaşı’nda Peygamberimizle “ölüm” üzerine biat etmişti. İlk bozgundan sonra Peygamberimizin çevresinde kendisini kalkan yaparak hayatlarını ortaya koyan sahabeler arasında Zubeyr de vardı. Hendek savaşında mübarezelerde Hz. Ali ile Zübeyr çıkartılıyordu.
Peygamberimiz, “Anam babam sana feda olsun, ey Zübeyr!” diyerek iltifatta bulunduğu kişidir. Kureyza savaşında gönüllü olarak gitmeyi kabul etmesi üzerine böyle demiştir. Hazret-i Câbir bin Abdullah der ki:
“Hendek günü iş ağırlaşınca, Resûlullah efendimiz bize, “Benî Kureyza’nın tutum ve davranışını öğrenip gelebilecek bir kişi yok mu? diye sordular. Zübeyr bin Avvâm, “Ben gider, öğrenip gelirim” dedi. Gidip, onların tutum ve davranışlarını öğrenip geldi.
Bunun üzerine Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
– Her Peygamberin bir havârisi vardır. Benim de havârim Zübeyr’dir.”
Mekke’nin fethinde Resulullah (sav)’in sancaktarlığını yaptı. Hüneyn savaşında Peygamberin etrafında insanlar dağılırken onu terk etmeyen yanında kalan kişiydi.
Resulullah (sav) Vefatından Sonra
Resulullah’tan sonra Hz. Ali’yi desteklemesine rağman herkes hz. Ebubekir’e biat edince o da biat etti. Bu dönemde murtedlerle savaştı, Yermuk savaşına katıldı. Hz. Ömer dönemindeki fetihlere katıldı, halifeye danışmanlık yaptı. Zübeyr özellikle Babilon ve İskenderiye şehirlerinin ele geçirilmesinde önemli roller üstlendi. Onun, yedi ay süreyle kuşatıldığı halde bir türlü alınamayan Babilon şehrine gizlice sızarak kale kapısını açtığı ve müslümanların şehre girmesini sağladığı belirtilmiştir. Fetihten sonra Mısır’da iskân faaliyetleri başlayınca Fustat adı verilen şehrin kurulmasına karar verildi. Şehrin planı için yapılan çalışmalarda Zübeyr de görev aldı. Bu arada kendisine ayırdığı arsaya bir ev yaptırdı, ancak evinde fazla kalamadı.
Hz. Ömer vefat ettiğinde onu da 6 kişilik şura içine dahil etmişti. O da Hz. Ali’yi desteklemişti. Hz. Osman döneminde de fetih çalışmalarına katıldı. Özellikle Taberistan’ın fethinde bulundu.
Hz. Osman’ın şehit edilmesi üzerine Hz. Ali’yi destekledi. Fakat ondan isyancıları cezalandırmasını ve valileri değiştirmek için acele etmemesi gerektiğini tavsiye etti. Fakat hz. Ali’nin dinlememesi üzerine Mekke’ye gitti. Zübeyr, Mekke’de Hz. Talha ve Hz. Ayşe ile buluştu. Medine’yi asilerden temizlemek için bir ordu toplamaya karar verdi ve bunun için Basra’ya gittiler. Durumdan haber alan hz. Ali’de Basra’ya ordusuyla geldi ve burada meşhur Cemel savaşı yapıldı.
Cemel Vak‘ası diye anılan bu savaşın hararetli anlarından birinde Hz. Ali, Zübeyr b. Avvâm ile karşılaştı; aralarında geçen konuşmadan sonra Zübeyr Medine’ye dönmek için savaş alanını terketti. Bunu gören Benî Temîmli Umeyr (Amr) b. Cürmûz birkaç arkadaşıyla birlikte Zübeyr’in peşine düştü. Vâdissibâ‘ denilen yerde kendisine yetişti ve namaz kıldığı sırada onu şehid etti. Haberi alan Hz. Ali çok üzüldü, göz yaşı döktü ve katilini cehennemlik diye niteledi. Zübeyr’in, savaş alanından ayrıldığını gören Mervân b. Hakem tarafından okla vurulup şehid edildiği de nakledilmiştir. Zübeyr b. Avvam savaşı terk etmesine rağmen şia onun tövbesinin kabul edilmediğini ve imansız gittiğine inanmakta ve ona karşı düşmanca bir tutum içinde olmaktadırlar.
Irak’ın Zübeyr şehrinde Zübeyr b. Avvâm adına yapılan bir cami ve türbe bulunmaktadır.
Fazileti
Resulullah (sav)’in akrabası olan ve çocuk yaşta Müslüman olan cesur, savaşçı birisidir. Zengin sahabilerdendir. Çok fazla hadis rivayet etmemiştir. Toplamda 38 hadis rivayet etmiştir. Resulullah (sav) cennetle müjdelediği sahabelerdendir. Hz. Ali, Mikdat ve Zübeyr gibi genç sahabeler, Peygamberin gözdeleriydiler ve her mücadelede en ön safta bulunuyorlardı.
[1]Mehmet Efendioğlu, Dia., Zubeyr b. Avvam md. C. 44, s. 522-524
İbrahim Halil ER