Türkiye’de okulların yönetimini öğretmen kökenli müdürler, hastahaneleri hekimler, üniversiteleri proflar yönetiyor.
Peki bu iyi bir yönetim tekniği mi?
Yani iyi bir matematikçi, hekim ve bilim adamını gereksiz idari yüklerle harcamak doğru mu?
Bana göre yanlış…
Bana göre yöneticilik, idarecilik profesyonel idareciler tarafından gerçekleştirilmesi gerekir.
Yani okulların öğretmen kökenli müdürler tarafından değil de işletme ve kamu yönetimi kökenli profesyonel idareciler tarafından yönetilmesi eğitimin kalitesini artıracaktır.
Sistem şöyle çalışabilir….
Okulun eğitim, öğretim, öğrenci, veli ve öğretmen konusunu eğitim kökenli bir idareci, okulun genel yönetimi, bakımı, personel idaresi vb.. konularına da başka bir idareci bakmalıdır.
Okulun eğitim sorumlusu idareciye BAŞÖĞRETMEN, okulun idari işleri sorumlusuna da MÜDÜR denilmelidir. İkisi de ilçe yönetimine bağlı olmalıdır. Tıpkı özel okullardaki Kurucu ve Müdür dualizmi gibi…
Aynı şey hastahanelerde de uygulanabilir. Hastahanelerde bu sorun kısmen hastahane idaresi uygulaması ile giderilmiş olsa da tam oturmamıştır.
Benzer sıkıntı da üniversite yönetiminde karşımıza çıkmaktadır. Rektör, aynı zamanda bir akademisyen ve ilim sunması gerekirken bahçe duvarı ile, personel giderleri uğraşmaktadır. Dekan da benzer bir sıkıntı içindedir. Bu idareciler, idari hayatlarını bilimden çok bu tür işlerle geçirmektedir. Halbuki işin idari kısmını bir idareci, ilim ve eğitim kalitesini başka bir idareci kendisine dert edinse binalarımızın fiziki güzelliği kadar eğitim ve bilim kalitemiz de artmış olur..
Rektör ve Dekan sadece eğitim işine odaklanırken, Üniversite Genel Müdürü ve Fakülte Müdürleri de işin idari, mali ve personel yönüne odaklanmaları daha sağlıklı olur..
İbrahim Halil ER