
Günümüzde dini konularda müthiş bir laubalilik bulunmaktadır. Her kafadan bir ses çıkmaktadır. Kendilerine ehli sünnet diyenler bile gün olmuyor ki birbirlerine girmesinler.
Bütün bu olaylar bize dini alanda yaşanan karmaşanın temel nedenin bir otorite boşluğundan kaynaklandığını göstermektedir.
herkesin etrafında toplanacağı veya verdiği karar son karar olacak bir kişi, merci bulunmamaktadır. Bu da dini konularda anarşinin doğmasına neden olmaktadır.
Biz sorunları çözmek istiyorsak, bir an önce bir dini istişare korulu, otorite merkezi, fetva meclisi, hadis meclisi kurmalıyız. Burada sorunlar tartışılıp çözülmeli ve bunun üzerine tartışmalara son nokta konulmalıdır.
Bu meclise sadece Türklerin değil, islam dünyasında islami konularda etkili olan ilim adamları da katılmalıdır. Gündemdeki tartışmalara son noktayı koymalıdır. Meydan cahillere, yükselmek isteyen, reklamını yapmak isteyen akademisyen ve yazarlara bırakılmamalıdır.
Sonuçta müslüman alimlerin, aydınların, entellektüellerin, yazarların, fikir adamlarının bir araya gelerek sürekli görüş teatisinde bulunmaları beyin jimnastiği yapmaları gerekir.
Sürekli savunduğum bir proje vardır.
O da müslümanlar arasında oluşacak bir istişare meclisinin kurulmasıdır. Bu mecliste derdi ve fikri olan tüm müslüman aydın ve alimlerin katılması sağlanmalı, tartışmalar burada yapılmalıdır. Tartışma ve yeni fikirlerden korkmamak gerekir. Ama islami ve ilmi çerçevede tartışmak gerekir. Aslında fikirler tartışa tartışa büyür.
Alimlerin ve fikir adamlarının tartışmaya ihtiyaçları vardır. Fakat bu tartışmalar avamın önünde değil, oluşturulacak böyle ilim meclislerinde olmalıdır.
Biz bu zemini oluşturabilirsek hem ilim gelişir ve hem de ülkemizde kardeşlik iklimi oluşur…
İLİM/FİKİR VE AYDINLARIMIZ BİRBİRLERİYLE İSTİŞARE İÇİNDE OLMALI- İNSANLARI BÖLMEMELİ
Son tartışmalar bize göstermiştir ki kendilerine alim veya fikir adamı dediğimiz insanlarımız bile birbirleriyle iletişim içinde değildirler. Bu nedenle acilen bu insanlarımızın aylık mutat toplantılar yapmaları gündemdeki konuları karşılıklı tartışmaları ve ortak görüşe ulaşmaya çalışmalıdırlar. Her konuda ortak görüş olmasa bile birbirlerinin görüş ve delillerini öğrenerek birbirlerine saygılı olmayı öğrenmelidirler. Her konuyu kürsülere veya gazetelere taşıyıp, sıradan insanların zihnini bulandırmak veya onları taraf tutmaya zorlamak doğru bir tebliğ metodu değildir. İlmi değildir. Bu aylık şura toplantıları geniş kapsamlı olmalıdır. Şuranın sonuç bölümü halka açık olabilir. Alınan kararlar burada bir sözcü kanalıyla açıklanabilir. Şuraya herkes sorularıyla veya farklı bir görüşü varsa katılabilir, itirazlarını sunabilir ve bunlara çözüm üretilebilir. Şura bir kişinin, cemaatin tekelinde olmamalı, tüm ehli sünnete açık olmalıdır. şura/istişare meclisi kurulmalıdır.
DİNİ ALANDA OTORİTE BOŞLUĞU GİDERİLMELİ
Günümüzde dini konularda müthiş bir laubalilik bulunmaktadır. Her kafadan bir ses çıkmaktadır. Kendilerine ehli sünnet diyenler bile gün olmuyor ki birbirlerine girmesinler. Bütün bu olaylar bize dini alanda yaşanan karmaşanın temel nedenin bir otorite boşluğundan kaynaklandığını göstermektedir. herkesin etrafında toplanacağı veya verdiği karar son karar olacak bir kişi, merci bulunmamaktadır. Bu da dini konularda anarşinin doğmasına neden olmaktadır. Biz sorunları çözmek istiyorsak, bir an önce bir dini istişare korulu, otorite merkezi, fetva meclisi, hadis meclisi kurmalıyız. Burada sorunlar tartışılıp çözülmeli ve bunun üzerine tartışmalara son nokta konulmalıdır. Bu meclise sadece Türklerin değil, islam dünyasında islami konularda etkili olan ilim adamları da katılmalıdır. Gündemdeki tartışmalara son noktayı koymalıdır. Meydan cahillere, yükselmek isteyen, reklamını yapmak isteyen akademisyen ve yazarlara bırakılmamalıdır. Sonuçta müslüman alimlerin, aydınların, entellektüellerin, yazarların, fikir adamlarının bir araya gelerek sürekli görüş teatisinde bulunmaları beyin jimnastiği yapmaları gerekir. Sürekli savunduğum bir proje vardır. O da müslümanlar arasında oluşacak bir istişare meclisinin kurulmasıdır.
Bu mecliste derdi ve fikri olan tüm müslüman aydın ve alimlerin katılması sağlanmalı, tartışmalar burada yapılmalıdır. Tartışma ve yeni fikirlerden korkmamak gerekir. Ama islami ve ilmi çerçevede tartışmak gerekir. Aslında fikirler tartışa tartışa büyür. Alimlerin ve fikir adamlarının tartışmaya ihtiyaçları vardır. Fakat bu tartışmalar avamın önünde değil, oluşturulacak böyle ilim meclislerinde olmalıdır. Biz bu zemini oluşturabilirsek hem ilim gelişir ve hem de ülkemizde kardeşlik iklimi oluşur…
USLUBUMUZU GUNCELLEYELIM
Neden hocalar fetva verirken yani vatandaslarin sorularini cevaplarken tek bir cozum sunarlar?
Halbuki islamda her zaman ruhsat/azime, takva/fetva (asgari kabul ve dini en yuksrk sekilde yasama istegi) durumu vardir.
Neden cozumlerde ve cevaplarda bu belirtilmez?
Bence de bu uslup guncellenmelidir. Yani deve cobaninin bile anlayabilecegi (burada Resulullah’a telmih var) bir dil kullanilmalidir.
Asansor ornegini verirsek
Soru
– Hocam, asansorde bir bayanla yalniz kalmam dogru mudur?
El- cevap
1. Takva istersen dogru degil. Cunku halvet olusur. Yani yalniz basbasa kalmak dogru degil.
2. Fetva yani cevaz (ruhsa) isterse; zarurete binaen ve toplumda da bu konuda kotu bir bakis olmadigindan caizdir.
Diyebiliriz.
Yani her soru fetva (caiz-ruhsa)/ takva (azime) durumu vardir ve muhataba bu anlatilmalidir. Mumkun oldukca halka acik gorus, sohbet veya fetvalarda genis acidan bakilmali ve herkesi kusatacak cevaplar verilmelidir. Kullanilan dil ise basit sade ve anlasilir olmalidir.
İbrahim Halil ER