
Tarih Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın dönemin yani 1080’lı yıllar.
Selçuklu Devletinin İsfahan şehrinde genç erkekler kayboluyordu. Halk panik içerisindeydi. Çünkü kaybolanların nereye gittiği ile ilgili herhangi bir iz bulunmuyordu.
Rivayete göre kaybolan gençlerin sayısı 500’ü geçmişti…
Dilenci
Bu sırada Alevi Medeni adlı bir kör ortaya çıktı. Evinin bulunduğu sokağın başında dileniyor, akşam olduğunda elinde bir asa olduğu halde:
– Kim bu körün elini tutar, bu sokaktaki evinin kapısına götürürse, Allah onun günahlarını bağışlasın, diye dua ediyordu.
Nihayet bir hayırsever genç onun elinden tutar ve sokağın sonundaki evine götürürdü ve bu her gece tekrarlanırdı.
Evinin olduğu sokak dar ve karanlıktı. Körün evi sokağın en sonunda bulunuyordu.
Fakat aslında iş göründüğü gibi değildi. Çünkü kör, aslında gençleri kaçıran şebekenin bir elemanıydı. İnsanlar, köre yardım etmek için elinden tutup eve getirdiğinde evde bulunan örgüt elemanları hemen onu getiren genci yakalıyorlardı.
Evin avlusunda bir kuyu vardı ama aslında kuyu sadece görüntüydü. Kuyu bir kapıydı aslında. Kuyudan içeri girildiğinde merdivenlerle aşağı iniliyordu ve aşağıda bir yer altı evi bulunuyordu.
Kaçırılan gençler bu kuyuya indiriliyor, burada çeşitli işkencelere tabi tutuluyor, daha sonra işkenceyle öldürülüyordu. Kimi çarmıha geriliyor, kimi parçalanıyor, kimi yakılıyordu.
Dilenciyi başka bir dilenci yakalıyor
Bir gün bir dilenci kadın o sokaktaki evlerin kapısını tek tek çalıp dileniyordu. Derken Alevi Medeni’nin evinin kapısını da çaldı. O, kendisine bir şeylerin getirilmesini beklerken kuyudan iniltiler duydu. Kadın uyanıktı ve orada olağanüstü bir şey olduğunu anladı. Ama durumu çaktırmadı ve örgüt elemanları geldiğinde
-Allah hastalarınıza şifa versin,
diye dua etti. Fakat örgüt elemanları onun iniltileri duyduğunu anlayınca kadını da içeri çekmeye çalıştılar. Ama kadın durumu anlamıştı hemen kaçıp sokağın başına gelip feryada başladı.
Sesi duyan geldi. Çünkü zaten şehirde 500 civarında genç kaybolmuş, halk diken üstündeydi. Herkes onları arıyordu. İnsanlar, dilencinin gösterdiği evi bastılar. Her tarafı aradılar. Sonunda kuyuya indiler. Kuyuda aradıkları tüm gençlerin ölülerini veya kalıntılarını buldular.
Şehirde bir feryat koptu. Herkes bir dostunu veya akrabasını buluyordu.
İsfahanda öylesine bir gürültü koptu ki kimse böylesine bir feryadı anlatamaz. Alevi Medeni ve karısı yakalandı, arkadaşları yani örgütün diğer elemanları arandı. Sonunda onu ve karısın Leşkeri Pazar (ordu pazarı) meydanında yaktılar.
İbrahim Halil ER
Kaynak: Ravendi, Rahat-us Sudur, 1/153-154