Harzemşahlar devleti bir Türk devletidir. Büyük Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra Anuştigin tarafından Harizm bölgesinde kurulmuştur.
Devletin en önemli özelliği Moğol saldırılarına karşı durması ve İslam dünyasını Moğol istilasından kurtarmasıdır. Devlet bu konuda da başarılı oldu. Moğolları durdurmayı başardı.
Devletin bu kadar güzel çalışmaları Anadolu Selçuklu Devleti ile yaşadıkları mücadele ile son buldu.
İki güçlü Türk Devleti’nin gelmekte olan Moğol istilasına karşı işbirliği yapması gerekirken, anlamadığımız bir ego nedeniyle birbirleriyle savaştılar. Bu savaş, Türk devletinden birisinin sonunu hazırlayacaktı ve her halukarda Moğolların işine gelecekti.
Fakat mukaddaratın önüne geçilemedi.
Harzemşahlar ile Anadolu Selçuklu Devleti 1230 yılında Yassı Çemen savaşında kozlarını paylaştılar.
Harzemşahların başında Moğollara kök söktüren Celaledddin, Anadol Selçukluların başında Aleaddin Keykubat vardı.
Savaş önceleri Harzemşahların üstünlüğü ile sürerken, bu bölgede bulunan Kayı boyunun ve başındaki Ertuğrul Gazi’nin Anadol Selçuklular lehine savaşa girip düşmanı kuşatması ile Harzemşahlar yenildiler.
Harzemşahların yenilmesi aslında İslam dünyası ve hatta Anadolu Selçuklu Devleti için de iyi olmadı. Çünkü Moğolların önünde onları durduracak bir güç kalmamıştı. Onlar da 1243 yılında Kösedağ savaşıyla Anadolu’yu ve 1257 yılında da Bağdat’ı alarak tüm İslam dünyasını istila ettiler.
CELALEDDİN’E NE OLDU?
Harzemşahlar ordusu dağılmış ve perişan olmuş bir şekilde kaçarken, Celaleddin de yaralı bir şekilde dağa kaçtı. Burada bir köylü kadın onu gördü. Onu tanıdı ve daha önce oğlunu öldürdüğü için onu öldürdü.
Fakat dönemin tarihçisi Ebul Ferec şöyle bir rivayet anlatır: “Bu sırada İran’daki büyük Ceyhun nehrini geçmekte olan tacirler fakirlerin elbisesini giyen bir zavallı adama rastladılar. Bu adam kayıkçılara “Ben Sultan Celaleddin Harzemşah’ım. Gerçi beni Kürtlerin beni Amid dağlarında öldürdükleri söyleniyor, fakat öldürülen ben değilim. Belki yardımcımdır. Senelerden beri bu kıyafetle dolaşıyorum ve yaşıyorum.” dedi. Yolcular korkarak onu yakınlarda bulunan Moğal ileri gelenlerine götürdüler. Moğollar da bu adama şiddetli işkenceler yapıtlar. Fakat bu adam söylediği sözlerden dönmedi ve son nefeseni verinceye kadar “Ben oyum, yani Celaleddin’im…” dedi. (Gregory Abul Farac, Abul Farac Tarihi, ttk, Ankara 1999, c.2, s.559)
İbrahim Halil ER